Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Hatalarımızın bedelini mi ödüyoruz?

Hatalarımızın bedelini mi ödüyoruz?

İnsan olmakla beşer olmak aynı şey değildir. İnsan olmak için fildişi saraylara, devasa servete, lüks ve şatafata ihtiyaç yoktur. Bunun için kişinin ahlaki değerleri bir zırh gibi kuşanıp yola çıkması yeterlidir. İyi olanla kötü olanı ayırt edip, tavrını iyiden yana alması kâfidir. 
Günümüzde öyle olaylara tanıklık ediyoruz ki, eskilerin tabiriyle gördüklerimiz karşısında utancımızdan yerin dibine giriyor ve kıyıya çekiliyoruz. Resulullah mümin kardeşini sevmedikçe cennete giremez buyururken biz kardeşlerimizin ölüm çığlıklarını seyretmekten öteye gidemiyoruz. Onların maruz kaldıkları şiddete, işgal ve katliamlara bakıp uzaktan ahkâm kesebiliyor, telkin ve tespitlerimizi yapmaktan geri kalmıyoruz ama bir adım ileri gidip yaralarına merhem olamıyoruz. Suriye’den, Mısır’dan, Libya’dan, Irak’tan, Myanmar’dan Doğu Türkistan’dan çocuk çığlıkları yükseliyor. Az ötemizde yaşanan işgal ve katliamlar acaba hangi günahımızın hangi ihmalimizin hangi hatamızın sonucu? Bilmiyoruz…
 
Yapılan araştırmalar ikinci dünya savaşından sora 75 milyon insanın katledildiğini gösteriyor. 75 milyon masum insanın vebalini kim nasıl verebilecek? Allah inananlardan yaşanan haksızlıkları ortadan kaldırmalarını istiyor. Resulullah bir kötülük gördüğünüzde elinizle ya da dilinizle ortadan kaldırmaya çalışın. Eğer buna da güç yetiremiyorsanız kalben buğz edin buyuruyor. Peki, bugün bizlere ne oldu da kalbi duyarlılığımızı dahi kaybeder hale geldik?
 
Şu an 80’den fazla bölgede milliyetçilikten, din ve mezhep ayrılığından, sınıfsal farklılıklardan ve ekonomik çıkarlardan kaynaklanan savaş ve katliamlar yaşanıyor. Bu savaşlara bağlı olarak her yıl bir milyondan fazla insan öldürülüyor.
 
Ortadoğu’da yaşanan işgal ve katliamların son bulması için, İslam toplumlarının lider, mütefekkir ve kanaat önderleri bir araya gelmeli ve Müslümanların bulundukları konumunu, Batının doymak bilmeyen ihtiraslarını, bu durumun doğurduğu acı sonuçları değerlendirip, yeni stratejiler belirlemelidirler. 
 
Ülkemiz, doğu ile batının karşılaştığı hatta meydan savaşı verdiği bir coğrafyada bulunması itibariyle önemli bir konuma sahiptir. Biz şunu biliyoruz ki küresel odaklar bu coğrafyanın insanlarını hiçbir zaman kendileriyle baş başa bırakmayacaklar. O nedenle Türkiye doğudan, batıdan kuzeyden güneyden gelebilecek her türlü tehditlere karşı bölgesel müttefikler bulmalı ve bu ittifak cephesini ekonomik, siyasi, askeri, sosyal ve kültürel bazda genişletmelidir. Bunun da ötesine geçip, tüm bölge insanını kuşatacak bir ittifak fikriyatını geliştirmeli ve bu fikriyatı hayata geçirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi