Davetin Terki
İslâm'a davet ve tebliğin önem ve gerekliliğini açıkça ortaya koyan bir başka husus da, âyetler ve hadislerde bu görevi terkedenlerin acı âkıbet ve cezalarının belirtilmiş olmasıdır. Allah'ın âyetlerini ve doğruyu tebliğ etmeyenler, Allah'ın ve lânet etme şanına erenlerin lânetine uğrarlar:
"İndirdiğimiz o açık açık âyetlerimizi ve doğruyu -Biz, kitapta insanlara onu pek açık bir sûrette bildirdikten sonra- gizleyenler (yok mu?) İşte onlar (ın hâli) onlara hem Allah lânet eder ve hem lânet etmek şânından olanlar lânet eder."
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur: "İsrâiloğulları arasında zulüm yaygınlaştığı zaman onlardan biri, diğerini bir günah işlerken görür ve önce o işten sakındırırdı. Fakat ertesi günü, o adamla oturup kalkabilmek, yiyip içebilmek (menfaat sağlamak) için gördüğü kötülükten sakındırmazdı. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak onları birbirine düşürdü ve haklarında: İsrâiloğulları'ndan olup da küfredenlere Dâvûd'un da, Meryem oğlu İsa'nın da diliyle lânet olunmuştur. Bunun sebebi, isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi. Onlar, işledikleri herhangi bir fenalıktan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta devam ettikleri (o hâl) ne kötü idi! (el-Mâide, 5/78-79) âyetlerini indirdi. Evet, siz de, ya zalime engel olursunuz ve onu hakka çekersiniz; ya da bu durum sizin başınıza da gelir. "
Tebliğ de davet gibi Yüce Allah’ın, elçisi Hz. Muhammed (s.a.s)aracılığıile insanlara sunduğu İslam’ı muhataplarına duyurmak, ulaştırmaktır. Bunu yapacak öncelikle Peygamberler, sonra da ondan öğrenen ümmetleridir. Bu yüzden tebliğ, peygamberlerin sıfatlarından ve vazifelerindendir:
"Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur. Eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur."
Tebliğ vazifesini yapan peygamberler, bu vazifelerinde zorlayıcı herhangi bir yola başvurmamışlar, sadece tebliğ vazifelerini yerine getirmişler ve sonucu Allah'a bırakmışlardır:
"Peygambere düşen, sadece tebliğ yapmaktır."
Allah'tan aldıkları mesajları, muhatabı olan insanlara tebliğ etmekle görevli olan peygamberler, bu yolda en güzel metodu kullanmışlar, bu uğurda çeşitli sıkıntılara katlanmışlar ve en güzel sabır örneğini göstermişler, ümmetlerine güzel örnek olmuşlardır.
Peygamberimiz de "(Önce) en yakın akrabanı uyar" ayeti nazil olunca, ilk tebliği, evinde topladığı Abdülmuttaliboğullarına yaptı. Daha sonra Safa tepesine çıkarak halka seslendi ve halk O'nun etrafında toplandı. Onlara, "Şu dağın arkasında düşman var desem, bana inanır mısınız?" diye sorunca, halk, "Evet, sana inanırız. Çünkü senden yalan duymadık" cevabını verdi. Öyle ise size şiddetli bir azabı haber veriyorum" deyince, amcası Ebu Leheb hakaret ifâde eden sözler sarfederek, onu susturdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s)'in tebliğini engellemeye çalışan Ebu Leheb ve hanımı hakkında Tebbet suresi nazil oldu.
Peygamberler, tebliğ vazifelerini yerine getirirken, çeşitli sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Ama hiç bir zaman yollarından sapmamışlar ve davalarından taviz vermemişlerdir. Hayatları bu hususta ibretli olaylarla doludur.Bu şekilde sabırla davranarak tebliğde bulunmak, insanları hikmetli sözler ve güzel öğütlerle Allah'ın yoluna davet etmek Allah'ın, Kur'an'a kulak veren her mümine ilâhî bir emridir:
"(Ey Muhammed) Sen (insanları) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et."
Bu ayette söz konusu olan "hikmet" kişinin tebliğ sırasında dikkatli ve basiretli olması, bunu körü körüne yapmamasıdır. Aynı zamanda hitap edilen kişinin zihin, yetenek ve şartlarını gözönünde bulundurulmasını ve mesajın bunlara uygun bir şekilde iletilmesini gerektirir."Güzel öğüt" ise, kişinin muhatabını sadece aklî, mantıkî ikna metotlarıyla değil, aynı zamanda duygularını cezbederek de inandırmaya çalışmasıdır.Bu ayette geçen "Onlarla en güzel şekilde mücadele et" emri de, tebliğ vazifesini ciddi bir şekilde yerine getirmeyi talep etmektedir. Buna göre tebliğci, tatlı bir dile sahip olmalı, tebliğde soylu bir davranış göstermeli, cezbedici, akla ve mantığa uygun fikirleri öne sürmeli ve muhatabını en güzel bir şekilde ikna etmeye çalışmalıdır.