15 Temmuz, sadece FETÖ demek değil ki…
“Unutmayalım” diyoruz, “unutturmayacağımızdan” bahsediyoruz, anma toplantıları düzenliyoruz, kahramanlık türküleri söylüyoruz…
İyi güzel de neyi unutmayacağız biz?
Fetullah Gülen denilen bir adamsa mesele, üzerinde fazla durmaya değmez. Ne de olsa herifin bir ayağı çukurda. Dünyaya kazık çakacak hali yok. Etrafında toplanan ihanet şebekesi de dert değil. Vurursunuz tepelerine, ezersiniz başlarını, olur biter. Zaten bu yapılıyor da.
Ondan sonra sırt üstü yatıp, unutabilirsiniz bile.
Ama 15 Temmuz o değil ki!..
15 Temmuz, kökü çok derinlere dayanan bir meseledir. Bin yılı aşan geçmişi var. Üstelik, bugün de devam ediyor…
Avusturya’da önümüze çıkan Türk ve İslam Düşmanlığı neyse, 15 Temmuz da odur. 15 Temmuz’u, Hollanda’da insanımızın üstüne sürülen atlı ve tasmaları gevşetilen köpekli saldırılarda görebiliriz. Almanya’da alevlenen PKK ve Apo sevdası da bir başka 15 Temmuz’dur.
15 Temmuz, Suriye’de PYD’ye gönderilen TIR’lar dolusu silahtır. 15 Temmuz, Güneydoğu’da kazılan hendeklerdir. 15 Temmuz, Suriye, Irak ve hatta Türkiye içlerinde yer yer oluşturulan terör kamplarıdır.
Fetullah Gülen, FETÖ ve Pensilvanya ise, kökü derinlerde olan bu büyük ittifakın kullandığı bir araçtır.
15 Temmuz, sırf asker üniforması giymiş ülke ve millet düşmanlarının, bir kalkışma hareketi değildir ki! O gece yaşadıklarımız ve FETÖ denilen organizasyon, aysbergin sadece görünen yüzüdür.
***
Biz bunları çok iyi tanıyoruz. Tarihimiz hep itiş-kakışla geçti. Selçuklu döneminde çeşitli kılıklarda karşımıza çıktı bunlar. Osmanlı’nın son dönemlerinde tavan yaptılar. Gün oldu, Haçlı İttifakı’nın içinde bile boy gösterdiler.
Çanakkale’den biliyoruz bunları. 15 Temmuz’da sivil halkı uçaklarla, helikopterlerle nasıl vurdularsa; Gelibolu’da da tayyareleriyle sahra hastanelerini öyle bombaladılar.
Mazlum milletlere örnek olan Kurtuluş Savaşımızı sürdürürken, yine karşımızda bunlar vardı. İngiliz, İtalyan, Fransız, Yunan ve diğerleri vururken, içeride FETÖ tipi destekçileri hiç eksik olmadı.
Çeşitli kimliklere büründüler. Kimi “batıcı”, kimisi “şeriatçı”, kimi de “aşiret ayaklanması” olarak karşımıza çıktı. Ama hepsi aynı amaca hizmet etti. Belki yerliydiler, ama milli değildiler. Bizim değil, başkalarının kılıcını salladılar. Bize değil, kimi zaman gizli, kimi zaman da açık efendilerine çalıştılar.
***
Meseleyi sadece Fetullah Gülen soysuzuna ve oluşturduğu ittifaka indirgersek yanlış yaparız…
O sadece bir maşa. Efendilerinin elleri yanmasın diye bulunan, yetiştirilen ve vakti geldiğinde kullanılan bir araç. Tarih boyunca karşımıza çıkarılan diğerlerinden hiçbir farkı yok. Hep tepe tepe kullandılar bu tür insanları...
Bakın, adamı halen koruyup kolluyorlar. Çok büyük alçaklıklar sergilediği için bize iade etmiyorlar. Verdikleri görevi layıkıyla yaptığı için kol kanat geriyorlar. Belki başarısız olduğu için kızıyorlardır, ama yine de bozuk para gibi harcamıyorlar. Çünkü yarın yeni Fetullah Gülen’lere ihtiyaçları olacak. İleride kendilerini sıkıntıya sokacak bir adım atıp, karizmalarını çizdirmek istemiyorlar.
Hatta savunuyorlar bile. Daha da ileri gidip, O’nun üzerinden Türkiye’ye saldırmaya devam ediyorlar.
AP Raportörü Kati Piri’nin Türkiye Raporu’na bakın. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
***
Destanları kahramanlar yazar. O kahramanlar, Milli Mücadele’de, Çanakkale’de olduğu gibi 15 Temmuz’da da “mucize” denilebilecek gelişmelerin içinde yer aldılar; gerçek bir destan oluşturdular.
Tarih tekerrür etti. Yine olmadı, yine beceremediler. Bu milleti esir alma teşebbüsleri bir defa daha hüsranla sonuçlandı.
Bakın nasıl çıldırıyorlar?..
Son dönemde, Türkiye’ye karşı sergiledikleri çirkin ve saldırgan tutumun ardında işte bu hayal kırıklığı yatıyor!
Tekraren altını çizerek vurgulamak istiyorum. Hep söylüyorum, itle uğraşmayalım, sahibine bakalım. FETÖ denilen piyona takılıp kalır ve bütün sorumluluğu Fetullah Gülen denilen adama yüklersek eğer, gerçek anlamda 15 Temmuz’un ne olduğunu anlayamayız.
Büyük fotoğrafı gözden kaçırmayalım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.