15 Temmuz’un hedefi: Cemaatleri ve Ehl-i Sünnet Omurga’yı çökertmek
15 Temmuz saldırısı bitmedi, bütün hızlıyla sürüyor hâlâ…
15 Temmuz saldırısının temel hedefi: Özelde, cemaatleri Müslüman toplumların hayatından uzaklaştırmak, genelde ise bin yıllık Ehl-i Sünnet Omurga’yı çökertmek.
15 Temmuz’da cemaatleri hedef tahtasına oturtanlar, şimdi stratejilerini yenilediler: İslâmî kesimleri birbirine kırdıracaklar…
Aradan bir yıl geçti ama hâlâ göremediğimiz yakıcı gerçek şu: 15 Temmuz saldırısı, paralel devlet tehlikesi sunan lokal bir saldırı değil, paralel dinler icat etmeyi amaçlayan sürgit stratejisini yenileyerek süren son derece tehlikeli global bir saldırıdır.
15 TEMMUZ SALDIRISI: BİN YILIN İNTİKAMI
15 Temmuz, tarihî bir saldırıdır.
Türkiye’yi bu topraklardan sürme, bu toprakları şehit kanlarıyla yoğuran, hakikat ve adalet kuleleriyle yaşatan, dimdik ayakta tutan bu ülkenin hakikatli çocuklarına mezar yapma saldırısıdır.
15 Temmuz, 1071’in intikamını alma saldırısıdır.
15 Temmuz, 1453’ün rövanşını alma saldırısıdır.
15 Temmuz, geçilemeyen Çanakkale’nin geçilmesi saldırısıdır.
15 Temmuz, bizim bin yıldır onca çile, onca mücadele, onca mücahede ile canımızla, kanımızla, yüreğimizle inşa ettiğimiz, sadece İslâm dünyasını değil üç kıtayı adalet, sulh, selâmet ve kardeşlik yurduna dönüştürdüğümüz Ehl-i Sünnet Omurga’nın ruhunu mayasını kardığı, gönülleri fetheden irfânî tecrübemizin gönüller yaparak ruhunu oluşturduğu, aşılamamış, anlaşılamamış ve anlaşılamadığı için de aşılamadığı da anlaşılamamış insanlığın geliştirdiği en evrensel ve kâmil medeniyet tecrübesinin ve ruhunun yeniden dirilmemesi için geliştirilmiş çok yönlü bir saldırıdır.
PARALEL DEVLET TEHLİKESİ DEĞİL, PARALEL DİN TEHLİKESİ
Başka bir ifadeyle, 15 Temmuz bizim bin yıldır kurduğumuz Ehl-i Sünnet düzeninin yıkılması, yerine İslâm’ı hadım edecek, hormonlu Müslümanlar icat edecek, İslâm’ın diriltici ruhunu yok edecek selefsizlik demek olan neo-selefîlikle hâricî mantığı ve protestanlaştırıcı FETÖ sapmasına dayalı iki paralel din icat etme saldırısıdır.
15 Temmuz saldırısı, paralel devlet tehlikesi değil, paralel din tehlikesidir.
Asıl mesele din’in dönüştürülmesi, İslâm’ın yeniden tarih yapacak ruhunun, ilkelerinin, temellerinin yerle bir edilmesi, tıpkı Hinduizm gibi, tıpkı Konfüçyanizm gibi, tıpkı Zen, Şintoizm ve Budizm gibi hadım edilmesi, fosilleştirilmesi ve tarihe gömülmesi saldırısıdır.
28 ŞUBAT İHANETİ!
28 Şubat, irtica maskesiyle İslâm’ı hedef tahtasına yatırmış, bu toplumun İslâmî duyarlıklarına, kimliğine, birikimine saldırmıştı.
Bu topluma, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanetti bu.
Düşünsenize…Küresel sistem, terörizmle savaş bahanesiyle İslâm’la savaşı küresel strateji olarak benimsiyor, siz de, 30’dan fazla etnik unsurun yaşadığı “imparatorluk” bakiyesi bir ülkede bu toplumu ayakta tutacak yegâne tutkalı, yegane kaynağı, toplumun tek üst kimliği, varlık nedeni İslâmî kimliği ve omurgayı yerle bir ediyorsunuz!
İslâmî üst kimliğin yok edilmesi, bölücü, etnik kimlikleri kaşıyıcı seküler kimliğin pekiştirilmesi, etnik kimliğin üst kimlik katına yükseltilmesine ve sonuçta da Türkiye’yi büyük bir etnik parçalanmanın eşiğine sürükledi!
Eğer küresel sistemin, İslâm’la savaştığı bir zaman diliminde, ulus devletleri etnik dilimlere ayırdığı bir yok oluş mevsiminde seküler kimlik değil de İslâmî kimlik ve duyarlıklar güçlendirilseydi, Türkiye neredeyse yarım asra yakın cehennem hayatının eşiğine sürüklenmezdi.
Büyük bir ihanetti 28 Şubat.
Bu toplumun İslâmî kimliğini ve duyarlıklarını aşındırmayı ve ülkeyi etnik kimlikler üzerinden dilim dilim etmeyi amaçlamıştı. Başarılı da oldu. Bizi çok yordu, pahalıya maloldu.
15 TEMMUZ SALDIRISININ HEDEFİNDE NİÇİN CEMAATLER VAR?
15 Temmuz saldırısı, bu toplumun bin yıllık İslâmî omurgasını iyi kötü temsil eden ruhköklerinin kaynağına, cemaatlere, tasavvufa, tarikatlere saldırıdır.
Cemaatlerin çok köklü sorunları var: Cemaat, siyaset, ticaret, tarikat aldı başını gitti. Cemaatler, Ankara’da ihale kovalayan ruhsuz STK’lara dönüştü.
Cemiyeti terk etti, siyaseti ve ticareti mesken ve meslek edindi.
Bütün bu zaaflarına rağmen bu toplumun hayatından cemaatleri çekip çıkarırsanız, fazla değil, bir kuşaklık bir zaman dilimi içinde, bu ülkede İslâm’dan eser kalmaz.
15 Temmuz saldırısı, cemaatlere saldırıdır.
FETÖ, cemaat değildir, olamaz.
Şantaj, montaj, kaset, rüşvet, hırsızlık, sahtekârlık yapan, küresel güçlerin maşası olarak çalışan, kendi ülkesine ve insanına kurşun sıkan bir şebeke cemaat olamaz, olsa olsa maşa bir örgüt olur.
Diğer cemaatleri FETÖ’yle özdeşleştirmek, Ali Cengiz oyunu oynamak, cambaza bak, numarası çevirmektir!
Yapılmak istenen şey, ülkenin bütün İslâmî kesimlerini devletten uzaklaştırmaktır. Bu, intihardır. Mesele ehliyete, liyakate bakmaktır.
KÜRESEL SİSTEMİN İSLÂM’LA POSTMODERN SAVAŞI
Lütfen büyük resmî görelim…
Küresel sistem, çeyrek asırdır, Soğuk Savaş’ın bitirilmesinden sonra, terörle savaşıyormuş gibi yaparak postmodern sinsi / cynical yöntemlerle İslâm’la savaşıyor. Bizzat dönemin NATO Genel Sekreteri Will Cleas’ın ağzından “küresel sistemin önündeki en büyük tehdit İslâmdır” diyerek küresel sistemin İslâm’la savaştığını açıkça ilan ediyor.
Üç temel hedef belirlediler:
Öncelikle, İslâm’ı terörle özdeşleştirerek, dinin bittiği Batı’da -üstelik de okumuş yazmış kesimler arasında- hızla yayıldığı gözlenen İslâm’ın yükselişinin durdurmak.
İkinci olarak, Batılıların da, bütün dünyanın da, özellikle de Müslüman kitlelerin de İslâm’dan nefret etmelerini sağlamak.
Üçüncü olarak, İslâm dünyasında haricî mantığına ve protestanlaştırıcı mantığa dayalı iki paralel din icat ederek İslâm’ın içerden çökertilmesini, çözülmesini, fosilleştirilmesini sağlamak.
Bu nedenle önce genelde İslâm terörle özdeşleştirerek dolaylı olarak hedef tahtasına yatırıldı.
Sonra da, son 4-5 yıldır da, doğrudan cemaatler hedef hâline getirildi.
Bunun en ürpertici örneği terörle hiç ilgisi olmayan, Sisi’nin askerlerinin kurşunlarına göğsünü siper ederek silah kullanmamaya ahdeden İhvan gibi Ehl-i Sünnet’in ikinci büyük omurgası küresel bir cemaatin terörist ilan edilmesidir!
İki asırdır, ikinci büyük medeniyet krizini yaşıyor Müslümanlar iliklerine kadar.
Bu iki asırlık süre zarfında Müslümanları ayakta tutan devletler değil cemaatler oldu.
Yine bu iki asırlık süreçte, sömürgecilere karşı cemaatler, özellikle de tasavvufî cemaatler oldu yine: Şeyh Şamil’den Senûsî’ye kadar…
15 Temmuz saldırısı genelde İslâm’ın, özelde ise Ehl-i Sünnet cemaatlerin küresel sistem tarafından önce Müslüman toplumların hayatından uzaklaştırılması, sonra da büsbütün etkisiz hâlâ getirilerek yok edilmesi küresel saldırısının bidayetidir, bunun nihayeti İhvan’ın bütün Arap dünyasında hedef tahtasına yatırılması olarak gerçekleşti.
Sözün özü: Türkiye, bin yıllık Ehl-i Sünnet’in kurucusu ve koruyucusudur. Bin yıldır bizim kurduğumuz Ehl-i Sünnet düzen yıkılıyor, yerine haricî mantığına dayalı, o olmazsa, ya da onunla beraber İslâm’ı protestanlaştırmayı, hayattan uzaklaştırmayı amaçlayan sahte dinler icat ediliyor ve yerleştiriliyor…
Sırada, İslâmî kesimleri birbirine düşürme hesapları var…
Basireti elden bırakmayalım.
Zaaflarımızı değil erdemlerimizi büyütürsek, bu tezgâhı da püskürtürüz biiznillah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.