İbrahim Kahveci

İbrahim Kahveci

Polise yapılan trafik işkencesi

Polise yapılan trafik işkencesi

slında konuyu ilk gündeme getiren KARAR Gazetesi oldu. Türkiye’de trafik denetleme sistem kameralarının (EDS) kapalı olduğunu duyurduk.

Kameralar neden kapalı?

Bu konuyu da ilk KARAR Gazetesi gündeme taşıdı. Ocak ayında “Cezayı FETÖ kesiyor, ödeyen vatandaş oluyor” başlığında haber yapmıştık. Yollarda kurulan TEDES tuzağında  POLSAN’a dikkat çekmiştik.

Yaklaşık 7 ay önce durum şuydu: Son yıllarda aniden TEDES adı altında yollara belediye-Polsan-özel şirket üçgeninde kameralar kuruldu.  Hız sınırı 110 km olan yerlerde aniden sınır 50 km tabelası çıkıyordu. Frene basmaya dahi fırsat olmadan flaşlar yanarak milyonlarca liralık cezalar kesiliyordu.  Bu sistemin ana amacının kesinlikle trafik güvenliği olmadığını şahsım adına da söyleyebilirim. Aynı güzergahta 1 km ara ile 5 kamera kurup, 5 ayrı ceza yollamak hiçbir kanunda yoktu. Zaten birden frene basarak 110 km’den 50 km’ye düşmek asıl kaza sebebi.

Konu İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun dikkatini çekti ve derhal bu tuzakları durdurdu. Maliye Bakanımız Sayın Naci Ağbal’da bu cezaların tuzak olduğunu açıkladı.

Buraya kadar mesele yok.

Ama Ramazan Bayramında öğrendik ki, şehir içlerindeki EDS kameraları da kapanmış. Aylardır trafik denetlemesinde kameralı sistem çalışmıyormuş.

Olayı uzmanlarına sorduk ve haberleri peş peşe yaptık. Kuralları Emniyet Genel Müdürlüğü belirliyormuş. Fakat bir çok yerde yerel yönetimler-özel şirketler bu kurallar dışında cezalar kesilmesine göz yummuş. Mesela hız sınırının yüzde 10 mesafesi aralığından kısa yerde kamera kurulamazmış. Diyelim ki, 100 km hız sınırı var ise, iki kamera arası en az 10 km olabilirmiş. Ama gidin Çorum/Osmancık’a bakın. Sanırım 1 km ara ile 5 TEDES kamerası vardı. Hem de hepsi ceza kesiyordu.

Şimdi geldiğimiz nokta şu: Sistemi kurallara uygun şekilde açmak için çalışmalar sürüyor. Halen tüm EDS-TEDES kameraları kapalı. Sadece mesafeli denetim 1 Temmuz’da başladı. Bu yeni sistem sayesinde de saatte 350 km hız yapabilen minibüslerimizin olduğunu öğrenmiş olduk.  Gişelere gelip de yol kenarında beklemek ise yeni moda oldu.

***

Peki, çözüm ne?

Hıncal Uluç “İçişleri Bakanı’na” başlıklı bir yazı kaleme aldı: “İstanbul içinde yol boyu ne bir trafik aracı gördüm, ne de bir tek trafik polisi...Emniyet şeridine, babasının evi gibi fütursuzca dalan tam 54 araç...Yedisi çakarlı...”

Hıncal Uluç üç gün önce de; “Uygar Vatandaş=Dangalak!..” başlıklı yazısında yine trafik sorununa dikkat çekmişti. Uluç, hafta sonu  Tuzla’dan dönüşünü anlatırken şunları yazmıştı:  “Emniyet Şeritlerine dalanların sayısı, onlar değil, yüzlerdi.. Yüzler.. Yahu bir ekip olmaz mı?. Bir ekip, biz kurala uyan uygar vatandaşları “Eşşek (Affedersiniz ama öyle.. Biz, benim devletime göre eşşeğiz Sayın Bakanım!.) yerine koyanların yolunu kesmez mi?. Onları sıraya dizip bekleterek, bizi eşek yerine konanların hiç değilse içini rahatlatmaz mı?.”

***

Yazılar asıl konuya dikkat çekiyor: Trafikte denetimsizlik had safhada. 6 ayda 190 bin 509 trafik kazasında 1.510 kişi hayatını kaybetti. 134.244 kişi yaralandı. (Bu yaralıların kaçının vefat edeceğini bilmiyoruz)   

İyi ama denetimi kim yapacak? Güneşin altında kim bekleyecek?

Bir kaç hafta önceydi galiba. Afyon’da trafik kontrol uygulama noktasına çarpan araç bir polisin şehit olmasına yol açtı.

Şu anda İstanbul’da bazı noktalarda polis kontrol araçları görüyorum. Güneşin altında (Bu günlerde gölge bile güneşli sayılır) bekliyorlar. Yazık değil mi...

Frankfurt’ta bomboş yolda kaldırımın azıcık kenarına çekerek 2-3 dakika konuşamamıştım. Her taraf kamera ile kontrol ediliyordu. Hiçbir otoparkta görevli insana da rastlamadım. Her iş otomasyon ve kameralı kontrol ediliyor.

Bu çağda şehir içleri olsun şehirler arası olsun, trafik kontrolu için adım başı polis yerleştirmek israf ve işkenceden başka bir şey olamaz. Özellikle şehir içlerinde , önemli caddelerde, emniyet şeritlerinde güvenlik tedbirleri kameralı sistemlerle çok rahat kontrol edilebilir. Otoparklarda kameralı ve kartlı ödeme ile boşuna insan çalıştırma israfından kurtarılabilir.

Elin yabancısı bırakın içten yanmalı aracı, bırakın elektrikli aracı, artık şoförsüz araç yapıyor. Biz gelmiş bir trafik kontrolünü ve otopark hizmetini dahi güneşin altına insanları dikerek yapmaya çalışıyoruz. Yazıktır...

Fatih Sultan Mehmet Köprü ayağında onca kameraya rağmen emniyet şeridi ayrıcalıklı insanların özel şeridi olarak sürekli araç trafiğinde.

Polis olsa ne yapacak? Kim ayrıcalıklı, nasıl anlayacak?

Halen Emniyet Teşkilatının MOBESE sistemi kameralı denetimde (Trafik değil) gayet iyi sonuçlar alıyor. Neden kuralları ve denetimi sağlamlaştırılmış bir kameralı denetim sistemi açılmıyor? Lütfen polisleri de düşünelim. Bu adamlar sivil plakalı hangi çakarlı aracı durdurmaya cesaret edecekler. Cesaret edenler de nereye tayin olacak? Bilen var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Kahveci Arşivi