Sekülerleşme ve ölüm algısı
1-12-18 Haziran 2017 tarihleri arasında MAK danışmanlık tarafından Türkiye’de toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı konusunda bir araştırma yapıldı. Araştırma kapsamında, 30 büyükşehir, 23 il ve 154 ilçede 5400 kişi ile yüz yüze görüşüldü ve bu görüşmeler neticesinde ortaya çıkan sonuç değerlendirilmeye tabi tutuldu. Araştırmada şahıslara belli sorular soruldu ve alınan cevaplar kaydedildi. Katılımcıların uhrevi âlemle ilgili soruya verdikleri cevaplar ise oldukça ilginçti.
“Cennete gideceğiniz kesin olsa, şu an Cennete gitmek için ölmeyi düşünür müydünüz sorusuna katılımcılardan sadece %15’i evet dedi %65 ise hayır dediler. Kendilerini muhafazakâr dindar olarak tanımlayan kişilerin dahi bu soruya verdikleri cevap sekülerizm duygu ve düşüncelerimizi hangi minvalde etkilediğini göstermektedir.
Resulullah ölümü temenni etmemeyi tavsiye etmiştir. Fakat Efendimizin buradaki muradı, kişinin yaşadığı sürece daha hayırlı işler yapma imkânının olmasıdır. Söz konusu araştırmada ise şahıslara “Cennette ebedi mutluluğa ulaşma ikanınız olsaydı ölümü hemen tercih eder miydiniz” sorusu yöneltiliyor fakat katılımcıların ekserisi hayır cevabını veriyor. Bu durum sadece karşı tarafın değil dindarlarımızın da ölüm duygusundan kaçtıklarını ve dünyevileştiklerini gösteriyor.
Ne yazık ki, son yıllarda kendilerini muhafazakâr dindar kişiler olarak tanımlayan kesim de sekülerleşmeyi fazlasıyla benimsediler ve hayatın tamamına maddiyat ölçekli bir gözlükle bakmaya başladılar. Dünyevileşme artık tercih edilen, övülen, göklere çıkarılan bir statü haline geldi. Resulullah’ın “ben ümmetimin putperestlik inancına döneceğine inanmıyorum, benim endişem onların dünyevileşmeleri, mala mülke paraya tapar hale gelmeleri” sözü bugün dindarların yaşadığı durumu gözler önüne sermektedir.
Ölümü temenni etmek elbette doğru bir şey değildir. Müslüman hayırlı ve bereketli bir ömür için uzun yaşamayı temenni etmelidir. Kişinin buradaki muradı, daha fazla hayır yapabilmektir. Sekülerleşen zihniyetlerin uzun yaşama heveslerinin nedeni ise dünya üzerinde daha fazla mülke, daha fazla mevkie sahip olabilmektir. Hayatı ebedi kalabilecekleri bir mekân olarak gören bu kimselerin en büyük korkuları ise ölümdür. Oysa ölüm bizim hep yanımızda yakınımızdadır. Fakat onlar ölümü dışarıdan gelen bir şeymiş gibi algılar ve bu duygudan hep kaçmaya çalışırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.