ABD’li asker-sivil bürokratlar ile birtakım siyasilerin yaptıkları açıklamalara bakıldığında ABD yönetiminin akıl tutulmasına uğradığını ya da yaşadıkları bir hazımsızlığı akla getiriyor. Nedir söz konusu hazımsızlık deyince de akla 15 Temmuz 2016 darbe girişimi geliyor. Ülkemizde geçmişte yaşanan darbeler ile 15 Temmuz 2016 darbe girişimi oluş bakımından birbirinden çok büyük farklık gösteriyor. Daha önce yaşanmış darbe ve darbe girişimlerinde yönetimin ele geçirilmesi tek hedefti ama 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin oluş biçimi öncelikli olarak yönetimi ele geçirmeden ziyade bir öfke ve intikam duygusu ile hareket edildiğini gösteriyor. Bir başka ifadeyle öncelikli olarak yok etme ve imha hareketi olarak başladı ve sonuçlandı. Tüm bunların yanında bir de başarısız olunca sadece darbe girişiminde rol alan örgüt üyelerini değil, arkalarındaki güçleri de çıldırttı. Bu çılgına dönenlerin başında görüldüğü kadarıyla ABD ile bazı AB ülkeleri bulunuyor.

 

Yapılan açıklamalar ve bölgemize yönelik atılan adımlar ile birdenbire İsrail’in de çılgınlaşması birlikte düşünüldüğünde darbenin başarısızlıkla sonuçlanmış olmasını özellikle ABD’nin hazmedememiş olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunun sonucu olarak darbe ile hizaya getiremediği Türkiye’yi farklı yollarla hizaya getirmenin peşindeler. Söz gelimi PKK/YPG’ye silah sevki birdenbire artmış, adeta terör örgütünün düzenli orduya dönüştürülmesinin adımları atılıyor. Terör örgütünün düzenli orduya dönüştürülmesi için bağımsız bir yapıya, daha doğrusu kendilerine ait bir toprağa sahip olmaları gerekiyor. ABD bunu da hesap ederek kontrolleri altındaki bölgede bu yapılanmayı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Belli ki bu hususta terör örgütüne verilmiş bir söz var. Denebilir ki, ABD şimdiye kadar kimlere ne sözler verdi, ama sonunda sadece kendi çıkarları peşinden gitti. Kullandığı maşaları da işi bitince bir kenara atıverdi. Böyle bir değerlendirme doğrudur ama, Suriye’de PKK/YPG terör örgütlerinin böylesine silahlandırılmasının ülkemize yönelik tehdit değilse bile gözdağı vermek, ABD isteklerine fazlaca karşı çıkmamamızı sağlamaya yönelik olması söz konusu.

Bu arada PKK/YPG’nin silahlandırılması yanında Türkiye’nin S-400 füzesi yapımı hususunda beliren anlaşmaya karşı tehdit içeren bir tavır sergiliyor olması adeta Türkiye’nin iç işlerine müdahale anlamına geliyor. Bu tavır ise 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasının oluşturduğu öfkeyi, kendini kaybetmişliği gösteriyor. Kısacası, ABD’nin tavırlarının bir terör örgütünün şantajı olarak nitelendirmek bile yanlış olmayacaktır. Çeşitli defalar görüldüğü gibi, ABD için çıkarlarının dışında vazgeçilemez hiçbir değer yargısı yoktur. Demokrasi, bağımsızlık, insan hak ve özgürlükleri, ülke yöneticileri sadece onların çıkarlarına itirazsız hizmet ediyorlarsa önemlidir. Ama biraz olsun bağımsızlık sinyali verip, kendi başlarına hareket etmeye yöneldiler ise bir anda darbecileri devreye soktuklarına çok şahit olunmuştur. Bunun örnekleri Latin Amerika ülkelerinden Uzakdoğu’ya, oradan Ortadoğu ve Afrika’ya kadar tüm ülkelerde görülmüştür. Ancak ülkemizde başarısız kalan darbe girişiminin intikamını almak için harekete geçmeleri söz konusu olacak ise bu defa toplumun tepkisini karşılarında bulacakları da bir gerçek. Çünkü ülkemizde geçmişte yaşanan tüm darbe ve darbe girişimlerinin aksine bu defaki sadece başarısız olmakla kalmış, toplumun darbelere karşı ayağa kalkmasına vesile olmuştur. Bundan sonra ABD’nin bir göz kırpması ile darbe yapılamayacaktır. İşte bu durum darbecileri ve darbe destekçilerini çıldırtıyor, küstahlaştırıyor, saldırganlıklarını bir kılıf içinde sunmaya ihtiyaç duymuyorlar. Kısacası takke düştü kel tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Her şeye rağmen toplum olarak uyanık olmak, rehavete kapılmamak durumundayız.