Bu Gidişle Geleceğimiz Çok Karanlıktır
BU yazım Müslümanlara hitap ediyor. Kafirler okumasa da olur. Canları isterse okusunlar. Şimdi sadede gelelim: Biz Müslümanların ezelde Elest Bezmi’nde Allah ile yapılmış bir ahd ü misakımız vardır. Bizlere soruldu: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Biz ne cevap vermiştik? Kur’ân haber veriyor “Kalu Belâ= Evet Sen elbette bizim Rabbimizsin.”
Biz bu dünyada çok şükür bu ahd ü misakımızı hatırladık, kalp ile tasdik, lisan ile ikrar ederek mü’min olduk.
Lakin son zamanlarda büyük sayıda Müslüman bu ahd ü misaka zıt işler yapıyor. İman ediyor ama onun gereklerini hayata uygulamıyor.
Türkiye’nin şu Müslüman çoğunluğuna bakalım:
Günlük beş vakit namaz terk edilmiş.
Namaz kılan azınlık, cemaati terk etmiş.
Emr-i mâruf ve nehy-i münkeryapılmaz olmuş.
Peygamberimizin Sünnet-i seniyyesine uyulmuyor.
Bir kısmı küfre götüren son derece vahim bid’atler yaygın hale gelmiş. Aldıran yok.
Fısk ve fücur mütecâsiren ve mütecâhiren (cesurca, küstahça, açık bir şekilde) işlenir olmuş.
İslâm şeriatının yasaklamış olduğu her türlü kebair (büyük günah) yaygın şekilde işleniyor.
Riba bütün toplumu istilâ etmiş.
İçki seller gibi, kumar yaygın, lotaryacılık normal bir şey olmuş.
Tesettür gitmiş hicab ve hayâ yerlerde sürünüyor.
Toplum bir bina ve zina toplumu olmuş.
Para, din iman haline gelmiş.
Ayaklar baş, başlar ayak olmuş.
Müslümanların beytülmali yağmaya verilmiş.
On milyonlarca Müslüman, kâfirleri öylesine taklid eder hale gelmiş ki, onlar sıçan deliğine girseler Müslümanlar da girecek.
İrtidat (dinden çıkış) yaygın ve kütlevî hale gelmiş.
Kötülüklerin, fıskların, günah ve isyanların hangi birini sayayım?
Medreseler kapatıldığı için icazetli ulema sayısı çok azalmış.
Toplum yeteri kadar uyarılmıyor.
Bu gidişatın sonu felakettir.
Böyle bir toplum nurlu ufuklara değil, karanlık ufuklara koşar.
Zelzeleler... Su baskınları... Yangınlar... Adam öldürmeler... Hırsızlık, eşkiyalık...
Anarşi, kaos, savaş...
Kuraklık, açlık, pahalılık...
Yularını şeytana veren bir toplum iflah olmaz.
Târik-i salat ve cemaat olan Müslüman bir toplum necat bulmaz.
Parayı din gibi seven Müslümanlar iyi Müslüman mıdır kötü Müslüman mı?
Hem Allah’a iman ettik diyoruz, hem O’nun emirlerini yerine getirmiyoruz, yasaklarından kaçınmıyoruz.
Hem Kur’ân bizim kitabımız ve düsturumuzdur diyoruz, hem de ona uymuyoruz.
Hem Peygamber’e (salat ve selam olsun O’na) iman ettik diyoruz, hem O’nun Sünnetine yapışmıyoruz, yolundan ve izinden gitmiyoruz.
Hem Müslümanız diyoruz, hem de lüks, israf, gösteriş, aşırı tüketim, gurur, kibir içinde yaşıyoruz.
Lüks meskenler, lüks yazlıklar, lüks dekorasyon, lüks binitler, lüks giysiler bizi sarhoş etmiş. Peygamber ve Ashabı, ondan sonra gelen takvalı ve iyi Müslümanlar nasıl yaşamışlar, umurumuzda bile değil.
Nice Müslüman Tağut’u, harbî kafirleri destekliyor.
Cuma ezanı okunduktan sonra büyük şehrin sokaklarına, çarşılarına, meydanlarına, dükkanlarına, nakil vasıtalarına bakınız. Sanki bayram gibi. Hani Cuma ezanı okununca iş güç ticaret bırakılıp camiye gidilecekti...
İslâm dini kadar gıybeti şiddetle yasaklayan başka bir din var mı?.. Şu dünyada bir kısım (yüzde kaç?) Müslümanlar kadar gıybet yapan, gıybeti seven var mı?
Din bize başımıza bir İmam, bir Emîr, bir Reis seçin diyor.Bizim bu emirden haberimiz bile yok.
Birtakım dâl ve mudil kimseler “Yahudilik de hak dindir, Nasranilik de hak dindir. Halen üç hak İbrahimî din vardır. Bunların bağlıları ehl-i necat ve ehl-i Cennettir” diyor. İtiraz eden kaç kişi çıkıyor?
Sevgili Müslümanlar, muhterem Müslümanlar!...
Durumumuz iyi değildir, gidişimiz iyiye değildir. Gafleti bırakalım, hayallerle, boş tesellilerle yatıp uyumayalım.
İslâm aksiyon (amel) dinidir. En kolayı olan beş vakit namazdan ve bunları cemaatle kılmaktan başlayalım.
Kardeşler arasındaki tefrikalara, nifak ve şikaka son verelim.
Ahlâkı fesada uğramış bir toplum iflas olmaz. Ahlâkımızı Kur’ân’a, Sünnete, Sâlih Seleflere uygun hale getirelim.
Başımıza sâlih, muttaki ve ehliyetli bir İmam seçmek gerektiğine dair yoğun bir propaganda yapalım.
İçimizdeki münafıkları, ajanları, casusları, Haçlı ve Siyonist uşaklarını, facirleri, fasıkları, mürtedleri, şeytanları kusalım, dışlayalım.
Ümmet içinde doğruluğu, dürüstlüğü, emaneti, istikameti hakim kılalım.
Kullardan değil Allah’tan korkalım.
Haram yemeyelim ve yedirtmeyelim. Haram yiyenleri zalimleri, fasıkları asla desteklemeyelim.
İslâm’a, Şeriat’a, Kur’ân’a, Sünnet’e, Salih seleflere uymaz ve kendimizi toparlamazsak geleceğimiz çok karanlıktır.