Çocuklarımızı neden kaybediyoruz?
Mail adresim üzerinden tarafıma ulaşan bir genç, duygularını şöyle dile getiriyor: Dış odaklı örgütlerin sergilediği şiddet görüntüleri düşmanın ekmeğine yağ sürüyor. Onlar bu vesile ile temelinde hak ve adalet olan İslam’ı karalamaya çalışıyorlar. Fakat benim anlamadığım bir şey var. Müslüman evlatları nasıl oluyor da bu örgütlere katılıp şiddete yönelebiliyorlar? Bu İslam’da yeri olmayan bir şey değil mi?
Köşemde birçok kere dile getirmişimdir. Dünyanın neresinde bir cani bir kan emici varsa bunun sorumlusu öncelikle biz anne babalarız. Zira her çocuk ebeveynlerinin ellerinde şekilleniyor. Günümüz toplumlarında ise çocuklar rol modellerini medyadan seçiyorlar. Aile çocuklarının tutum ve davranışlarından ziyade gelecekte edineceği mevkii üzerine yoğunlaşıyorlar. Medyanın güdümünde büyüyen çocuklar ise kimlik sorunu yaşıyor, ben kimim sorusuna verebilecek makul bir cevap bulamıyorlar. Ait oldukları kültürü ve saflarını netleştiremeyen genç bireyler, malum örgütlerin tuzağına takılıp suç makinesi haline gelebiliyorlar.
Batı İslam coğrafyası ile ilgili hayallerine ulaşmaya çalışırken ince hesaplar yapıyor. Kendi insanını harcamaktansa Müslüman evlatlarını ağına takarak birbirlerine düşürmek ve ortaya çıkan tefrikadan faydalanarak hedefine kavuşmak istiyor. Burada asıl üzücü olan şey, Müslüman evlatlarının düşmanın tuzağına düşüp, batının maşası haline gelmeleridir. Oysa Allah bizden aklımızı kullanmamızı ve iyiyi kötüden ayırt edip, tavrımızı doğrudan yana almamızı istiyor.
İslami değerler sistemi, şiddeti değil barışı, nefreti değil sevgiyi, kötülüğü değil iyilik ve ihsanı dikkate alır. Tefrikaya fırsat vermez, insanların zihinlerini ve gönüllerini fethederek sevgi ülkesine ulaşmayı hedef alır. Zira fetihle işgali birbirinden ayıran en temel etken sevgidir. İşgalde karşı tarafın hakları ihlal edilmiştir, fetihte ise kişinin iç dünyasında şekillenen bir medeniyet söz konusudur. Bu medeniyetin tuğlaları ise sevgi ile örülmüştür. Günümüzde Müslümanlar arasındaki ihtilafları, tefrikaya dönüştürmeden halletmenin yolu, böyle bir yaklaşımla mümkün olabilir. Zira fetih birleştirici ve onarıcıdır, işgalin temelinde ise yıkım vardır.
NELER YAPILABİLİR?
Kötülük yapana kötülüğün sonucuna kardeşlik ilişkisi ekseninde anlatılmalıdır.
Kötülüğün silinmesi için iyiliğin yaygınlaşması esas alınmalıdır.
Kişilerarası ilişkilerde adalet merkeze alınmalıdır.
Kişinin Allah’la kendisiyle ve toplumla ilişkisi yeniden yapılandırılmalıdır.
Yoksul ve ezilmiş insan daha zayıf olur. Bu kişiler bu tuzaklara düşürmek daha kolaydır. O nedenle gönlü kırılan kardeşlerimizin gönlünü almak ve onların ümmet haklısındaki yerlerini sıkılaştırmak zorundayız. Kardeşlik ilişkilerimizi kaybetme değil kazanma düsturu üzerine kurmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.