ABD ile Rusya kapışacak sanırsınız!..
ABD ile Rusya arasındaki karşılıklı açıklamalar ve atılan adımlara bakarsınız iki ülkenin kapışmanın eşiğinde olduğu gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz. Ortaya çıkan bu görüntünün arkasında bazı sebepler var. Söz gelimi ABD’nin Rusya eliyle İran’ın sıkıştırılması ve etkisizleştirilmesi peşinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aynı durum ABD-Çin ilişkileri içinde geçerli diye düşünüyorum. ABD, Kuzey Kore’nin hizaya getirilmesini Çin’den bekliyor. Yani, en azından kısa vadede ne Rusya-ABD ne de ABD-Çin kapışması söz konusu değil. Sadece, özellikle ABD serbest piyasa ekonomisinin Çin’in lehine geliştiği düşüncesiyle ekonomide müdahaleci bir tavır sergiliyor ve bu politika Trump vasıtasıyla gündeme getirilmiş durumda. Bu arada ABD-Rusya ilişkilerinin Trump’ın başkanlığı döneminde böylesine gerilmesinin ise mantıki bir izahı yok. Çünkü, gerek seçim kampanyası sırasında gerek sonrasında Trump’un Rusya’ya yönelik açıklamaları bugün ortaya çıkan manzara ile çelişki halindedir. Diyebiliriz ki, aslında Trump ve Putin’in tavır ve düşünceleri arasında değişiklik söz konusu değil. Ancak Trump başkanlık koltuğuna oturmasına rağmen yönetimde tam bir hâkimiyet sağlayamamış, Kongre her fırsatta Trump’ı köşeye sıkıştırmaktadır. Denebilir ki, Trump’taki Rusya’ya karşı tavır değişikliği dıştan çok iç politikaya dönüktür.
Günümüzde, uluslararası ilişkileri ağırlıklı olarak ekonomik çıkarların belirlediği düşünüldüğünde özellikle Çin-ABD ilişkilerindeki değişimi bu açıdan incelmekte fayda vardır. Bu noktada özellikle Suriye boyutunda ABD-Rusya ilişkilerine dikkatli bakmak gerekiyor. Bugüne kadar Suriye konusunda ABD ve Rusya’nın birlikte hareket ettiklerini, bunun da ötesinde Suriye’nin geleceği konusunda aralarında anlaştıklarını bile söylemek mümkün.
Hatırlanacağı gibi, Suriye’de çatışmalar başladığında ABD, Esad’sız bir Suriye’den söz ediyordu. Rusya’nın devreye girmesinin ardından, “Esad ile de olabilir” yaklaşımı gündeme geldi. Bugün ise iki ülke arasında ne Suriye’deki terör örgütleri, ne de ABD’nin bu örgütleri ısrarlı bir şekilde silahlandırması Rusya’yı rahatsız etmiyor. Bir bakıma bu silahlandırmayı Rusya çıkarlarına aykırı bulmuyor.
İran konusunda da aslında ABD ile Rusya arasında işi çatışmaya taşıyacak bir gerilim söz konusu değil. Bundan sonra İran konusunda iki ülke çatışma noktasına gelebilir mi? Bu soruya şahsen evet demeyi doğru bulmuyorum. Çünkü soğuk savaş yıllarında olduğu gibi bugün de iki ülke arasında bir anlaşmanın yürürlükte olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman yaşanan sertleşmeler ise birtakım planların hayata geçirilmesinden ibaret.
Peki, medyaya, “ABD, Rusya ilişkileri dipte” ya da “Topyekûn ticari savaş” başlıkları altında yansıyan haberler iki ülke arasındaki ilişkilerin dünyayı alt üst edecek bir boyuta taşıyacağı anlamına gelebilir mi? Görünen o ki, yıllardan beri sürüp gelen zaman zaman sertleşen zaman zaman da yumuşayan ilişkiler belli bir gerilim notasına varınca yumuşatılacak ve dünyayı birlikte sömürüleri davam edecektir. Belki bu ikili sömürgeciye Çin’in de katılmış olması dengelerin yeniden oluşturulmasını gerekli kılabilir. Çünkü dünya jandarması ABD’nin en büyük ticaret hacminin Çin ile olduğu düşünülürse bir çırpıda ABD’nin Çin ile ilişkilerini sıfırlaması söz konusu olmayacaktır. Belki, Çin ABD ile ilişkilerinde bazı tavizler vermek suretiyle oradan kaybettiği gelirini dünyanın farklı köşelerindeki açılımı ile telafi yoluna gidecektir.
Sonuç olarak ABD, AB ve Çin ilişkilerinde kısa vadede bir çatışma beklemek söz konusu değildir. Belki bölgemizde terör örgütleri eliyle sürdürülen vekâlet savaşlarına benzer bazı mahalli çatışmalar ile ülkeler rakiplerini sıkıştırmaya çalışabilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.