Boyun Eğmediler
İbnHübeyre Küfe valisi olduğu zaman bölgede bulunan âlimleri bir araya getirdi ve onları mühim devlet vazifelerinin başına geçirdi. Vali Ebu Hanife’yi de davet etti ve mührünü onun eline uzattı. Ebu Hanife bunu kabul etmedi.
İbnHübeyre öfkelendi ve tehdit etti. Bunun üzerine Fukaha arkadaşları Ebu Hanifeye kendini tehlikeye atma, kabul et. Biz de verilen görevleri isteyerek kabul etmedik fakat başka seçeneğimiz yoktu dediler.
Ebu Hanife şu cevabı verdi:
- VasıtMescidi’nin kapılarını saymayı bana teklif etse ona, onu da yapmam. Nasıl olur da bu ağır işi kabul ederim. O, boynunu vuracağı bir adamın ölüm fermanını yazacak, ben de ona mühür basacağım ha! Vallahi, böyle bir işe katiyen girmem! İmam Azam hapiste ağır işkenceler maruz kaldı. Hapisten çıktıktan sonra ise atına bindi, Mekke’ye gitti. Hilafet Abbasîlere geçinceye kadar orada kaldı. Ebu Cafer Mansur zamanında Kûfe’ye döndü. Bir gün Mansur tarafından çağrılarak, kadılık teklif edildi. İmam, kabul etmedi. Fakat halifenin öfkesi iyice kabarmıştı ve onu baskı ile emrinin altına almak istiyordu.
Despot insanların en belirgin özelliği diğerleri üzerindeki tahakküm kurma heveslerinin olmasıdır. Kendini hemen her konuda yetkin bir noktada gören halife engellenmeye reddedilmeyi kabul edemiyordu. İnsanların duygu ve düşüncelerini anlamak onun kör kibrine ağır geliyordu. Sahip olduğu maddi gücü baskı ve zulme çeviren halife İmam Azamı hapse attırarak cezalandırdığını düşünüyordu. Fakat imam ölümü göze alarak zorbaya karşı çıkıyor ne olursa olsun bu kimselerin emirlerinin altına girmeyi reddediyordu. İmam inandığı değerleri savunmak uğruna her şeyi göze almış ve hapiste gerçek özgürlüğe şehadete ulaşmıştır.
Resulullahın yolunu takip eden samimi Müslümanlar için, makam ve mevki dünya üzerinde kişinin geçici olarak faydalandığı metalardan başka bir şey değildir. Bu kimseler bu imkânları hiçbir zaman yaşamlarının merkezine koymaz amaç haline getirmezler. Onların hayat algıları, dünyayı ebedi kalacakları bir mekân olarak görüp ihtiraslarına yenik düşen insanlardan farklıdır. O yüzden bu kimseler vefatlarından sonra da bıraktıkları manevi mirasla anılmaya devam ederler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.