Üçüncü telgraf: Olumlu tenkitlere dairdir
Dünyanın en pespâye ve düşük insanları yalaka, yağcı, övücü kimselerdir. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) meddahların suratına toprak saçınız buyurmuştur. En samimî ve iyi dostlar, acı da olsa doğru konuşanlar, uyaranlardır. Devlet büyüklerinin, olumlu ve doğru olmak şartıyla eleştiren, uyaran âqil danışmanları olmalıdır. Böyle kimseler olmazsa işler bozulur. Vazifeleri sadece eleştirmek, uyarmak olan danışmanlar tâyin edilmelidir. Bunlara, size kızmayacağız, darılmayacağız garantisi (yazılı olarak) verilmelidir.
Bir Şey Olmaz Be!
Birincisi: Bir şey olmaz… Bir şey olmaz be!..
Böyle diyenlerin ve böyle yapanların başına öyle şeyler gelir ki, olmaz olmaz dedikleri şey bir olunca, ya ölürler, ya sakat kalırlar, yahut rezil ve rüsvay olurlar, büyük zarara uğrarlar.
***
İkincisi: Ben hiç yanılmam, yanılanlar hep ötekilerdir…
Bütün yanılgıların anası bu söz ve bu zihniyettir. İnsan lâ yuhti (hatâ etmez) değildir. Hatâ edebilir, yanılabilir.
***
Üçüncüsü: Ben iyiyim, ben faziletliyim, benim çok meziyetlerim var; karşıtlarım kötü, erdemsiz, düşük kimselerdir.
Böyle düşünmek faziletli kişiye yakışmaz.
***
Dördüncüsü: Ben her şeyi bilirim, bilmediğim yoktur.
Büyük bilge Sokrates, “Bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir” demiş.
***
Beşincisi: Devlet kötü, bu devleti yıkmak lazımdır.
Böyle konuşanlar ve yazanlar cahil ve kültürsüzdür. Devlet ile rejim arasındaki farkı bilmiyorlar. Devlet şişe gibidir. İçine süt, limonata, memba suyu konulabildiği gibi şarap, rakı, zehirli meşrubat konulabilir. Şarabı dökersin, şişeyi yıkayıp şartlarsın, içine helal bir içecek koyarsın. Şarap var diye şişeyi kırmak ahmaklık ve ziyankarlık olur. Devleti korumalı, gözetmeli, ayakta tutmalı; kötü rejimi (düzeni sistemi) değiştirip, yerine âdil ve hak bir rejim getirmelidir. Devlet ile kötü düzeni özdeşleştirenler âmme hukuku nazariyatından bîhaberdir.
***
Altıncısı: Benim şeyhim uçuyor edebiyatı yapan kişi.
Gerçek şeyhler uçmaz, onları cahil ve holigan müridler uçurur. Şeyh, iki ayağını sımsıkı yere basan kimsedir. İnsanların en büyüğü olan Resulullah (Salat ve selam olsun ona) bir kere mi’raca çıkmış, şu şeyh efendi ise gökten yere inmiyor. Fesubhanallah! Gerçek şeyhler, şeyhim uçup duruyor edebiyatı yapan kimseleri tarikattan kovar.
***
Yedincisi: Her şey yolunda, her şey mükemmel, nurlu ufuklara dört nala koşuyoruz…
Böyle söyleyenlerde tavuk kadar akıl ve iz’an yoktur. Âhir zamanda yaşıyoruz. Küçük alametlerin tamamı zuhur etmiş, büyük alametlerin çoğu. Dinsizlik, densizlik, donsuzluk, ahlaksızlık, fısk, fücur, fitne, fesat, isyan ayyuka çıkmış. Din, Şeriat, iman elden gidiyor. Şu adamın her şey yolundadır sözüne bakın.
***
Gururlu, kibirli birine: Başkalarında hakkın, alacağın varsa istersen afvedebilirsin. Lakin insanların günahlarını afvetmek selahiyetin yoktur. Günahları, dilerse Allahü Teala afveder. Haddini bil, Katolik papazlığı taslama. Başkalarının günah ve ayıplarıyla uğraşacağına, kendi günah ve ayıplarına üzül, ağla.
***
Bahçedeki büyük aylandoz ağacının tohumları fırtınada balkonuma düşmüş. Onları topladım, bir poşete koydum. Sonbaharda köy evimin bahçesine ve etrafına dikeceğim. Bunlar yeşerirse ileride fakir için rahmet vesilesi olur. Mâlum olduğu üzere yeşillikler zikr eder. Şair “Her ne yeşillik ki, yerden biter / Birdir O, şeriki yoktur O’nun der” buyurmuştur.
***
İslam’ın üstünlüklerinden, meziyetlerin biri de, iffet ve namus kavramına ve değerine sahip olmasıdır. Sefih (beyinsiz), ahlaksız, şeytanî, deccalî, fıtrata aykırı mimsiz pagan medeniyetinde böyle bir değer yoktur.