Ne cesur ama be
Cesur adam tarifi herkese göre değişir. Herkesin korktuğu yer neresi ise ve birileri de oraya vuruyorsa bu adama göre cesur adam o.
Ne cesur adam beee, hiç çekinmeden filana saldırıyor.
Öbürüne göre başka bir makama saldıran cesurdur.
Bir öbürüne göre de başka yere saldıran cesurdur...
Köşe yazarları birbirine saldırarak hem cesaretlerini gösteriyorlar hem de yollarını buluyorlar.
Hatta televizyonda her konuşmalarında birbirine giren iki programcı anlaşarak yine kavga etmek için çıkıyorlar ve ikisinin de taraftarı “ne cesur adam bee” demeye devam ediyorlar.
Halbuki onlar konuyu ve tartışmanın nereye kadar varacağını kameranın arkasında kararlaştırıyorlar.
Kameranın önünde rollerini yapıyorlar.
Belki bazı yazarların ifadesiyle belirli makamlara sataşanlar da rol icabı yapıyorlardırlar.
Rolü, sataşılan makam verebilir.
“Oğlum bana nasıl olsa sataşılacak. Öyle ise sen sataş ki başkaları ağzını açamasın” denebilir.
Veya yine iddia edildiği gibi başkaları yemleyerek saldırtabilir.
Hangisidir? Diye araştırmaya gerek yok.
Bu türden sataşmalarla ömrünü geçirenlerin hayat hikayelerine baktığınızda adamın geçim kaynağının o olduğunu görüyorsunuz.
Sabahleyin evinden fabrikasına, dairesine giden işçi gibi o da evinden sataşmak için çıkıyor.
Sataştığı adam fazla para verirse o tarafa geçiyor Profesyonel futbolcu gibi karşı takıma transfer olunca eski takımına gol atıveriyor.
Ben de size beni kahramanlarımı anlatayım:
Emekli bir öğretmen her gün evinden çıkıyor on tane iş yerindeki çalışanlara ilmihal bilgilerini anlatmaya çalışıyor ve ikinci gün kaldığı yerden devam ediyor. İşyerinden yemek yemiyor, ücret istemiyor ve bir sene oraya devam ettikten sonra diğer on iş yeri belirleyip oraya devam ediyor.
Bir terzi, dükkanının camına ilan yazmış “Kur’an dersi verilir”
Mahallenin esnafından veya onların çocuklarından gelenlere 365 gün hem işini yapıyor hem Kur’an öğretiyor ve insanlardan ücret almıyor.
Başörtüsü nedeniyle görevinden uzaklaştırılan bir hanım mahallenin hanımlarına dini dersler vermeye devam ediyor.
Bir ev hanımı sitenin çocuklarına cumartesi-pazar günleri kendi evinde din dersi veriyor ve imtihan sonunda başarılı olana bir tişört hediye ediyor ama hepsine zamana içinde bu hediye veriliyor.
Faydalı gördüğü ve okunmasını istediği kitaplarına omzundaki çantaya koyup dükkan dükkan satan, evini ve bakmakta olduğu bir kursun masraflarını çıkaran yiğit adam.
Bütün bunlar da beni kahramanlarım, benim yiğitlerimdirler.