İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

Dengemizi koruyalım

Dengemizi koruyalım

Aşırıya gidenin geri dönüşü sıkıntılı olur. Genellikle kaybolur.

Ölçüyü kaçıran hem kendini, hem başkalarını yorar. Denge mühimdir. Dostlukta, düşmanlıkta ve her şeyde.

Dünyanın derdi, insanın eksiği bitmez. İyilerden olmaya bakmak, en güzel nazardır.

Her daim ‘Allah kötüye fırsat vermesin’ diye dua ederiz, ediyoruz. Türkiye, kötülük konusunda ‘fırsatlar ülkesi’ne dönüşmüş durumdadır. Gün geçmiyor ki, kötülüğün yeni bir çeşidiyle karşılaşmayalım.

Büyük sözü: ‘Aklın varsa kötülüğe heves etme.’ Heves gibi güzel bir kelimeyle kötülük nasıl buluşuyor, bunu da iyi düşünmek lazım.

En haksız kimsenin bile kendine göre haklı bir gerekçesi vardır, oluyor. Nice alçak işler, ‘yüksek idealler’ başlığı altında yapılabiliyor. Ölçüyü kaybetmek, fıtratın dışına çıkmak, herhalde böyle bir şey. İnsanın, kendi içindeki ilahî teraziyi kurcalayıp bozması.

Dengesini kaybeden bir insanın adil olması, adaletli davranması, hakkaniyet yolunda yürümesi mümkün müdür?

HEP ALAN, HİÇ VERMEYEN

Konfüçyüs kitabını okurken bu cümlenin altını çizmiştim: “Kendisinden çok, başkalarından az şey isteyen biri kötülükten kaçınabilir.” (Avangard Kitap, sayfa 159.) Hakikaten öyle. Kötülük sahiplerinin hayatlarına, söylemlerine dikkat edin. Sürekli isteyen, talep eden kimseler bunlar. ‘Alma ağacının altında’ yaşıyorlar. Ne verirseniz verin, yetmiyor, az geliyor. Daha ötesinin olmadığını bildikleri halde, istemekten çekinmiyorlar. Verirseniz iyi değilsiniz, vermezseniz kötüsünüz. Sonunda, size ait olanı da elinizden almaya çalışırlar.

Bu tür insanları hayatın her alanında görebilirsiniz. Bir örnek: Hak aramak bahanesiyle terör estirenler, mevcut haklarının önemli bir kısmına hangi liderin / partinin zamanında kavuşmuştur?

Kötülükten ve yalandan medet ummaktan daha utanç verici ne olabilir?

ONCA GÜZELLİĞE RAĞMEN

Herkes vazifesini yapıyor ve yapacak. İyi iyiliğini, kötü kötülüğünü

Elbette hata olur, olacaktır. İnsanın hayatı ile hatası beraber ilerler. Biz burada hatalardan değil, tercihlerden bahsediyoruz. Kötülüğün, düşmanlığın gönüllü olarak tercih edilmesi. Onca güzelliğe rağmen, o şıkkın işaretlenmesi.

Kıymetli yurdumuz, aziz milletimiz, içerden ve dışardan olmak üzere, örgütlü bir kötülükle karşı karşıyadır.

Öte yandan, şunu da söylemek gerekiyor: Ülkemizi yönetenler, neredeyse iki asırdır dostunu ve düşmanını seçemez / tanıyamaz vaziyettedir. Dostumuz kim? Batı. Maruz kaldığımız nice kötülüğün kaynağı kim? Batı.

Bize düşmanlık edenler, ‘dostlarımızın’ verdiği silahı ve aklı kullanıyor. Hep böyle değil midir?

ÇALIŞMAMIZ GEREKEN

Biliyorsunuz, ‘yan yana’ ifadesi bile ayrı yazılıyor. ‘Birlik ve beraberlik’ derken, araya bir bağlaç koyma ihtiyacı hissediyoruz. Aynı olmamak, ayrı olmak manâsına gelmez. Çalışmamız gereken konulardan biri de budur.

İnsanlarla fikirlerimiz ve usüllerimiz uyuşmuyor olabilir. Olaylara ve memlekete farklı pencerelerden bakabiliriz. Nihayetinde, pencerenin bulunduğu bina nereye kurulmuştur? Bu toprakların üstüne.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Tenekeci Arşivi