Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın devlet koruması altındaki çocuklar için başlattığı koruyucu aile programı toplum tarafından yoğun ilgi gördü. Bakanlığın verilerine göre, İstanbul’da 408, İzmir’de 325, Ankara’da 267 kişi koruyucu aile oldu. Bakanlık ailelerin himayesine geçen çocuklar için psikolojik ve ekonomik destek hizmeti sağlıyor. Bakanlığın aktive ettiği bu projenin sadece korunmaya muhtaç çocuklara değil, küçülen ve bireysel hücrelerine hapsolan ailelere de manevi kazanımlar katacağına inanıyorum.

Toplumda nedense hep güçlü olan tarafın kazanımları dile getirilir. Bir anne çocuğunu dünyaya getirdiğinde onun hizmetkârı olur ve vaktinin tamamını ona vakfeder. Çünkü çocuk dünyaya geldiğinde acizdir, korunmaya muhtaçtır, gereksinimlerini karşılayacak durumda değildir. O yüzden annenin emeği her zaman dile getirilir, analık hakları üzerinde durulur. Doğru… Annenin çocuğu üzerindeki emeği bir insan ömrüne bedeldir. Fakat zayıf ve korunmaya muhtaç olan çocuğun da anneye katkıları olmuştur, bunu da göz ardı etmemek gerekir.

Anne aciz bir yavruyu şefkatiyle kucaklayarak merhamet duygularının gelişmesini sağlamaktadır.

Anne bir insanı hayata hazırlamaktadır, yaptığı işin önemini bilmekte ve bir statü elde etmektedir.

Anne çocuğun bakımını üstlenirken yaşamını disipline etmeyi öğrenmektedir.

Anne aciz olan yavruyu koşulsuz sevmekte ve onun için her şeyi göze alabilmektedir. Annenin yüreğinde çağıldayan sevgi bu vesile ile çevresindeki kişilere de ulaşabilmektedir.

Anne çocuğun yeteneklerini keşfetmekte ve ona olan desteğini sürdürürken bilgi hazinesini geliştirmektedir.

Bugün uzmanlar küçülen ve küçüldükçe bencilleşen aile fertlerinin sorunlarını tartışıyorlar. Bu anlamda aileler, korunmaya muhtaç bir çocuğun bakımını üstlenerek sevgi, şefkat, adalet ve paylaşım gibi değerleri geliştirme ve bütün insanlığa üleştirme imkânı bulacaklar. Buna yürekten inanıyorum.