Test değil açık uçlu soru!..
Yıllardan beri örencilerin sürekli olarak test çözmeye yönlendirilmesi, bir bakıma sınav deyince akla testlerin gelmesinin yanlış yönlerine bu köşede çeşitli kereler dikkat çekmeye çalıştım. Bu bakımdan sınavların yeni sistemde test şeklinde değil de eskiden olduğu gibi klasik ya da açık uçlu olması bir yanlıştan dönmek anlamına geliyor. Ne var ki, bir yanlışa son verilirken ortaya çıkan farklılığın öğrencilerde oluşturacağı uyumsuzluk ya da şaşkınlığın da dikkate alınması gerekiyor.
Eğitim sisteminde sıkça yapılan değişiklikler, ortaöğretimde başlayan sınavların yüksek öğretime geçişte de devam etmesi ve sınavların merkezini de test çözmek oluşturduğu için çocukların anlatımlı bir soruyu cevaplandırma kabiliyetlerini yitirdiğini, en azından büyük çoğunlukta böyle bir sonucun ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü yıllardan beri öğrenci evleri ders ve ders dışı kitaplardan çok test kitapları ile doldu boşaldı. Başarı ne kadar çok test çözdüğü ile yakın ilişkili hale geldi. Bu sebeple de okullarda öğretmenler farklı test kitaplarını öğrencilerine tavsiye ettiler, öğrenciler de evde kendi başlarına çoğu zamanda okulda öğretmenlerinin nezaretinde öğrenmenin şartı(!) olarak test çözmeye ağırlık verdiler. Kısacası sınavda başarı ne kadar çok test çözüldüğü ile yakından ilgili hale geldi. Böyle olunca çocukların okuduklarını anlatmaları ya da yaşadıklarını düzgün cümleler halinde ifade etmeleri giderek zorlaştı. Buna bir de öğrencilerin telefon ya da bilgisayar üzerinden sanal âlem bağımlılığı eklenince kısa bir zaman sonra konuşmayı unutmuş bir neslin ortaya çıkması bile sürpriz olmayacak bir noktaya gelindi. Böyle bir noktada sınav sisteminin azaltılması, bunun yanında test uygulamasının kaldırılması gerekliydi. Bu bakımdan sınavların en aza indirilmesi ve sınav sisteminin değişmesine itiraz söz konusu olmaz/olmamalı. Ancak, liselere geçişte yapılacak sınavın ağırlıklı olarak açık uçlu sorularla yapılacağının açıklanması doğru bir adım olmakla birlikte milyonlarca öğrencinin hazırlıksız yakalanması anlamına da gelebilir. Çünkü açık uçlu sorunun nasıl bir şey olduğunu bırakın öğrencileri toplumun büyük bir bölümü bilmiyor.
Yaptığım araştırmaya göre açık uçlu soru bizim öğrencilik yıllarında karşılaştığımız klasik soru şeklinden de farklı. Bugüne kadar öğrenciler hiç karılaşmadıkları, öğretmenlerin hazırlamadığı sorularla karşı karşıya gelecekler. İlk bakışta klasik sorulara göre açık uçlu sorular biraz daha kolay, sanki bir nebze de olsa test sorularına benzer görünüyor ama sıra soruyu cevaplandırmaya geldiğinde çok farklı bir soru şekli ile karşılaşıldığı görülüyor.
Bu bakımdan sekizinci sınıflarda bakanlığın hazırlayacağı sorularla bir sınav yapılmalı ama bu sene için soruların çoğunluğu test, az kısmı açık uçlu olmalıdır. Çünkü öğrencilerin bu yeni duruma uyum için zamana ihtiyaçları vardır.
Görüldüğü kadarıyla yeni sistem daha çok okuma ve anlatmaya dayalı bir sistem. Bu sistemin başarılı olması için öncelikli olarak öğrencilerin sanal âlemden kurtarılması ve okumaya yönlendirilmesi gerekiyor. Bunun nasıl sağlanacağı üzerine kafa yorulmalı ki, öğrenciler yeni sisteme uyum sağlayabilsinler. Bu arada her ders için açık uçlu sorulardan oluşan soru örnekleri ile ilgili kitaplar en kısa zamanda öğretmen ve öğrencilerin hizmetine sunulmalıdır ki, öğretmenler şimdiye kadar test çözdürdükleri öğrencilerine sınav zamanına kadar açık uçlu sorulara alışmalarını sağlayabilsinler. Aksi halde şimdiye kadar olduğu gibi “Ben yaptım oldu” mantığı eğitimimizi ileri götürmez. Çocukların ‘testmatik’ olmaktan kurtarılmaları doğru bir adım ama aceleye getirilmiş yeni uygulama en azından bu sene ki sekizinci sınıf öğrencilerini perişan edebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.