AKP ’DE yaşanmakta olan gelişmelerle ilgili olarak ortalıkta “muhtelif rivayetler” dolaşıyor.

Rivayete göre Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan “üç belediye” başkanının görevden uzaklaştırılmasını istiyormuş.

Başka bir rivayete göreyse bu sayı üç büyük şehir belediye başkanı ile 50 yakın belediye başkanına ulaşıyor.

Hangi rivayet doğruyu yansıtıyor bilemiyoruz.

Bildiğimiz AKP’nin “önemli çalkantılara” gebe olduğu!

Partide gelişmeler öyle bir noktaya ulaşmış bulunuyor ki söz konusu belediye başkanları görevlerinden alınsalar bir dert, alınmasalar daha büyük bir dert!

Yani Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın işi bir hayli zor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ’a göre kurduğu partinin “yerinde” yeller esiyor. Bir kurduğu partiyi hatırlıyor bir de partinin bugünkü haline bakıyor.

Sonra muhtemelen “Kızını dövmeyen dizini döver” atasözünü hatırlayıp “dizlerini dövmeye” başlıyor olmalı!

Şimdi “gözüne batan” herkesi ama herkesi uzaklaştırarak partisini “düze çıkarmaya” çabalıyor.

Ama “göze batan” o kadar çok isim var ki! Allah-u âlem Cumhurbaşkanı Erdoğan,Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ’nun “Kamil manada bir çalışma olsa Bylock yüzünden AKP’lilerin yüzde 60’ı hapsi boylar” değerlendirmesini de tebessümle karşılamış ve “Ne yüzde 60’ı yüzde 80’ini, yüzde 90’ını” diye iç geçirmiş olabilir.

Hal böyle olunca da “göze batanları” uzaklaştırarak partiyi “düze çıkarma” niyetinin pek işe yaramayacağı düşünülebilir. Göze batanları “tek tek ayıklama” yerine parti ile ilişkiyi kesmek “daha kestirme bir çözüm yolu” olabilir.

Evet, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan pirinçten “taş ayıklar” gibi AKP içinden “hesabileri” ayıklayacağına kendisi “Hadi bana eyvallah” dese sanki daha doğru bir iş yapmış olmaz mı?

AKP’de kim gitmiş, kim kalmış bize hiç dert değil.

Bizim yaptığımız iktidar partisi içindeki “çalkantılara” dikkat çekmek. Dememiz o ki bu çalkantıya hiçbir parti dayanamaz. Bu çalkantılar “yeni partilerin” habercisi olarak ele alınmalı ve ona göre değerlendirmeler yapılmalıdır.

Böylesine çalkantıların yaşandığı bir ortamda kimseden “hasbi” davranış da beklenemez.

Çünkü hasbiliğin “son kullanım tarihi” geçmiş ve hesabilik “öne çıkmış” demektir. “Hesabilik” de böylesine “öne çıkmışsa” yapacak bir şey kalmamış demektir.

En iyisi bu kalabalıktan “sıyrılıp çıkmak” olsa gerek!