Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Mahallemizin Sakinleri

Mahallemizin Sakinleri

Uzağımızda zannettiğimiz hayatlar, internet ve televizyon aracılığıyla bir kaç saniyede yakınımıza geliveriyor. Hayal edip de göremediğimiz, iç geçirip ulaşamadığımız, merakımızı celbettiği halde gidemediğimiz bütün hayatlar bir metre ötemize geliyor ve bizi bulunduğumuz ortamdan çok ötelere taşıyor. Ekran kültürü bizi hayatın gerçeklerinden koparıyor. Sanal dünyaya açıldığımızda var olanla bize sunulan hayatlar arasında bir benzerlik bulmaya çalışıyoruz ama olmuyor.

Bir akşam vakti, gecekondu sakinlerinden bir kadıntelevizyonu açmış dikkatle izliyor. Ekranda bir uzman sert bir üslupla tavsiyelerde bulunuyor ve kendisine sorulan sorulara cevap verirken karşı tarafı yerden yere vuruyor:

Ekmek yasak, şeker yasak, tuz yasak bunların yerine ceviz tercih edebilirsiniz.

Bol bol kırmızı et yiyin, çok faydalı

Tereyağı ve doğal yumurtadan kaçınmayın

Kadın ekrandaki uzmanı dinledikçe televizyonun sesini biraz daha kısıyor sonra başını avuçlarının içine alıyor ve “etin kilosu elli TL 1 kg ceviz ise 25 TL biz bunları nasıl alabiliriz” diye mırıldanıyor. Kocasının aldığı asgari ücretle ne evinin kirasını verebiliyor ne de çocukların temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Kadın günü kurtarmaya çalışırken, uzmanın verdiği tavsiyeler karamsarlığını daha da arttırıyor.

Kadın iki aylık birikmiş kirasını düşünüp derin bir sessizliğe gömülüyor ve uzun süre konuşmuyor. Hayatın gerçekleri ile medya üzerinden kendisine sunulan hayat ile hiçbir bağ kuramıyor. Zira burada kendisinden ekmek tüketmemesi istenirken o en ucuz şeyin ekmek olduğunu bildiğinden her sabah kişi başına bir ekmek alıyor. Ekmeği azaltıp bunun yerine kilosu 25 TL olan cevizi alma şansı hiç yok. Kırmızı eti ise bayramdan bayrama ancak tüketebiliyor. Fahiş fiyatlarla satılan doğal ürünlerin yanından dahi geçemiyor. Ekrandaki kişi beslenme konusunda tavsiyelerini uymayan kişileri yerden yere vururken o anlamsız bir vaziyette bakıyor. Sonra “gel de bizim ne halde olduğumuzu bir gör hele” deyip televizyonun düğmesine basıyor.

Günümüzde kadınlar daha çekici, daha göz alıcı görünebilmek için estetisyenlere ve diyetisyenlere koşuyor ve bunun için fahiş paralar harcıyorlar. Ancak gecekondu mahallesinde yaşayan kadınların böyle bir lüksü yok. Onlar çocuklarının karınlarını doyurabilmek için semt pazarlarından arta kalan döküntüleri topluyor, marketlerin indirim günlerini gözetliyor, günü geçirebilmek için kendilerince çareler arıyorlar. Yoksul mahallelerde yaşayan anneler için bir tencere çorba pişirmenin dahi büyük güçlükleri var. O yüzden bu ay ne kadar kilo almışım, yüz hatlarımda ortaya çıkan kırışıklar için neler yapabilirim düşüncesi ile hareket eden kadınların gecekondu mahallesinde yaşayan annelerin halini anlama şansları hiç yok. Olacağını da sanmıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi