Abiler, ablalar işbaşında!
Yeni buldukları yöntem bu. Camilerde Kur’an derslerine gelen hanımlardan başladılar.. Şimdi diğer “cemaat” sohbetlerine katılıyorlar.. Ve burada kendileri için uygun gördükleri, her kesimden insanları bir araya getirip “Kur’an halkaları” oluşturuyorlar ve her kesimden daha az tanınan kişileri davet edip Kur’an sohbetleri yapıyorlar. Sonra da zikir ve dua..
İlk bakışta her şey normal gibi.. Önce her kesimden dindar insanlarla dirsek teması kuruyorlar. Bu yapı içinde kendilerini kolaylıkla gizleyebiliyorlar. Risale, Gülen falan bir şey yok.. Kur’an, zikir ve dua.. Sohbet desen memleketin birliği, bütünlüğü üzerine. Siyaset yok. Terör kınanıyor, “Ahir zaman fitnesi”ne dikkat çekiliyor. Kardeşlik vurgusu yapılıyor. Tevbe istiğfar ve buna benzer şeyler. Kimse dışlanmıyor. Açık kapı politikası. Gizli olan bir şey yok.
Asıl tezgah bundan sonra. Bu halkalara katılan hanım, erkek, gençlerden gözlerine kestirdikleri ile yakın arkadaşlık ilişkisi kuruyorlar. Onun sorunları ile ilgileniyorlar.. Eğer her şey yolunda gidiyorsa, bir sırlarını paylaşıyorlar. Bu kişiler aslında kalp gözü açık, ilmi ve manevi derinliğe sahip birtakım zatların yönlendirmesi ile “ahir zaman fitnesinden insanları kurtarmak için” gönüllü olarak ve sadece Allah rızası için çalışan insanlardır. Rehberleri Kur’an ve Resuldür.
Bu taktiği sadece FETÖ’cüler uygulamıyor. Başka dini grublar içinde de aktif bir plan. İran’da ya da Suudi Arabistan’da da muhtemelen böyle çalışıyorlardır. Birileri de zaten tamamen iyi niyetle, saf bir şekilde bu hareketlere katılan insanlar.. Onlar, o ilk halkaya katılanlarla dini sohbetlere katılıyor, onlarla dilediği gibi serbestçe arkadaşlık ilişkilerini geliştirebiliyorlar.. Kimsenin karıştığı bir fikir empoze ettiği yok. Zaten sorun çıkardığınızda kolayca dışlanacaksınız.
Bu geniş halka aslında tamamen bir paravan aynı zamanda olta atmak istedikleri insanlarla buluştukları mekanlar. Bu halkada hiçbir zaman gerçek anlamda beraber olmayacakları, her kesimden insanlar da olacaktır. Ve onlara da iyi davranılacaktır.
3. çekirdek halkaya katıldığınızda ise, kim olduklarını bilmediğimiz “derin abiler ve ablalar” geleceğe ilişkin önemli siyasi bilgiler verecektir. Bunların bazıları kehanet türü esoterik bilgiler, kimileri klasik metinlerden derlenmiş dini referanslar taşıyan gelecekle ilgili bilgiler, rüyalar ve nasihatlar şeklinde yeni kazanılanlara iletilecektir.. Bundan sonrası gizlidir ve bu gizli bilgiler size belli kaynaktan gelecek ve siz bunları kontrollü olarak çevrenize aktaracaksınız. Artık siz farkında olmadan ruhani konsülün azizlerinin kontrolünde ayrıcalıklı role sahip bir kişisiniz.
Tabii sizin kişiliğinize, tecrübenize ve çevrenize göre, gelir, eğitim durumuna göre, size farklı görevler, misyonlar da yüklenebilir.. Artık kurgusal bir dünyada yaşıyorsunuz. Metrix’de yaşayan bir Avatar’a döndürürler insanı. Reel bir dünyada sanal gerçeklikten öte, ilahi bir planın parçası gibi algılamaya başlarsınız kendinizi! Bir süre sonra “Hiper gerçeklik” düzleminde herkesten farklı bir dünyaya transfer olursunuz.. Tapınakçılar, İlluminati, Masonik yapılar da böyle bir şey zaten. Buna en uygun topluluk ise bugün FETÖ’cüler.
Ama dikkat edin, şimdi bunlar artık her yerde. Bu yapı üzerinden deşifre olmamış abiler, ablalara, imamlara korunaklı mekanlar, buluşma noktaları sağlanmış oluyor, bir yandan da kendi küllerinden yeniden dirilmeye çalışıyorlar.
Din dışı topluluklara yönelik de buna benzer farklı senaryoları var bunların. İnsanları DAEŞ’e ya da PKK-PYD’ye, DHKP-C’ye ikna eden akıl böyle bir akıl. Bunların karşısına da yarın dindarları, sağcıları, milliyetçileri koyabilirler mesela.. Zaten her yere sızmış vaziyetteler, sağı-solu, Alevisi, Sünnisi yok bunların. Kadrolarında liberal de var, milliyetçi de.. Köylüyü de kandırıyorlar, prof’u da. Baktılar olmuyor, kafa karışıklığından bunalıma düşeni, psikolojik danışmana, ya da bir NLP stüdyosuna götürüp dönüştürüyorlar. Al sana bir zombi! Biyonik bir robot! Ya da robotumsu bir insan. Öl de ölsün, öldür de öldürsün.
Bakın, bu işin varacağı yer çok tehlikeli bir yer. Bu karanlık mihrakların kontrolündeki din, ideoloji, yaşam tarzı, sağlık ve mutluluk merkezleri bize Şeytanın vaad ettiği “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vaad etmeye devam ediyorlar. Yarın karşımıza kıyamet senaryoları ile çıkacaklar.
Kıyamete giden yolda üç canavar çıkacak karşımıza:
1-Savaş ve terör. Nükleer, kimyasal, biyolojik savaş, Siber savaş..
2-Ekolojik felaket. GDO, Kimyasallar, gazlar, GENOM ve diğerlerinin sebeb olduğu dünyayı yaşanmaz hale getirecek, tabii afetlere yol açacak felaketler
3-Kıyamet senaryoları: Mehdi, Mesih, Deccal, Anti Chirist, Yecüc-Mecüc / Gog-Magog, Kıyamet savaşı: Melheme-i Kübra veya Armagedon. Uzaylıların yeryüzünü işgali, Kozmik felaketler vs.
Mehdi ve Mesih konusu birilerinin gündeminde. Özellikle Mehdi konusu Şiiler ile Sünniler arasında büyük bir çatışmaya sebeb olabilir. Bu anlamda Şii, Sünni, Selefi çatışması İslam dünyası için en büyük tehlikelerin en başında geliyor ve içinde bulunduğumuz coğrafyayı yakından ilgilendiriyor.
Amerikano bir mehdi, Sünni, Şii, Selefi toplulukları birbirine düşürür. Mekke-i Mükerreme, Tahran, Ankara üçgeninin orta yerinde kalan Bağdat ve Şam’a dikkat. DAEŞ, Husi, Haşdi Şabi, Hizbullah, El Kaide ya da Bokoharam ve benzeri yapılanmalara dikkat! Bu konularda yıllardır hazırlıklar yapılıyor. Hatırlayın Çeçenistanı nasıl kaybettik!. Mali nasıl işgal edildi!..
Bu konuda Müslümanların şuuraltında onları rahatsız eden o kadar çok çelişkili bilgiler var ki! Kıyamet alametleri diye Şii, Sünni, Selefi o kadar çok hurafe yüklendi ki Müslümanların hafızasına. “Mehdici” hareketlerin birçoğu bugün başka vadilere savruldu gitti.
Bu ihtilaf sadece Şii-Sünni ihtilafı değil, Kum ile Huzistan uleması süreç hakkında aynı şeyi mi düşünüyor? Ya da Ahmed-i Necat’ın Hüccetiye’si konusunda diğer Şiilerle bunlarla aynı düşünceye mi sahip!?.
Bu konuda ümmetin aklını karıştırmak isteyenler, birçok İslam beldesinde faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Birtakım “mehdi”ler kendilerini gizleyerek zuhur edecekleri zamanın yaklaştığını söyleyerek kendilerine tabi olanlar üzerinden örgütlenmeye çalışıyorlar.
Tam da böyle bir zamanda “Amerikano bir mehdi”ye dikkat etmek gerek. Halen ABD’nin elinde 2 “Kainat imamı” mevcut. Biliyorsunuz biri Gülen, öteki Evrenesoğlu. Onlar deşifre oldu veya yıprandı ise 3’üncüsünü bulmak hiç de zor olmasa gerek. İster misiniz, bir Şii mehdi çıkarsınlar, bir de mesela Arap asıllı bir Türk’ü! İki mehdi birden. Sünni bir mehdiyi Şiiler, Şii bir mehdiyi Sünnilere kabul ettiremezsiniz. Peki o zaman ne olacak! Ahir zaman fitnesine hazır olun ve her duyduğunuza hemen inanmayın.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.