İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

En küçük adım bile

En küçük adım bile

Endülüs esaslı bir ibret olarak önümüzde duruyor. Buna dikkat çektiğimiz zaman basit bir şey söylemiş olmuyoruz.

Filistin toprakları yeni Endülüs olmaya doğru gidiyor. ‘Etnik temizlik’ ifadesi bu acı hakikate işaret ediyor.

Endülüs’te İslâm varlığının yok edilmesi üç asır sürmüştü. Filistin’de ise birinci asrın sonuna doğru gidiyoruz. Akka gibi tarihî hatıralarla dolu nice İslâm beldesi, başka bir şeye dönüşmüş durumdadır. Kudüs’ün vaziyeti ortadadır.

“Ne yapılabilir” sorusu her daim zihnimizde ve kalbimizdedir.

Samimiyetle çalışmalıyız. Fakat gerçeklerden uzaklaşmış bir samimiyet, olumlu çabaları bile olumsuz gösterebilir.

İslâm İşbirliği Teşkilâtı, Kudüs gündemiyle toplandı ve bir karar alındı. O andan itibaren adeta ikiye ayrıldık. Kimi ‘tarihî adım’ dedi, kimi de hayli ağır olan ‘ihanet’ kelimesini kullanmaya kadar gitti.

Elbette İsrail diye bir şeyi tanımıyor ve coğrafyanın tamamına “Filistin toprakları” diyoruz. Öte yandan Mescid-i Aksa’ya bile işgalcilerin izniyle girebiliyoruz ancak. Biri olmasını istediğimiz, diğeri ise olandır.

Doğu Kudüs’ün Filistin Devleti’nin başkenti ilân edilmesini şöyle okuyor ve anlıyoruz: İlk kıblemizi, hızla ilerleyen Siyonist ve Evangelist yangınından korumaya, kurtarmaya çalışıyorlar. Bu önleyici bir adımdır ve mutlaka gerisi getirilmelidir. Daha ayağa kalkmadık, yürümedik, koşmadık. Sadece hayat belirtisi gösterdik.

Yüz yılda kaybettiğimizi bir günde kazanmak mümkün görünmüyor maalesef.

***

İslâm âleminin dağınık ve birbirine düşmüş durumu, karşı tarafın tutumunu şekillendirmeye yardımcı oluyor. Karşı taraftan kastımız, canımıza ve topraklarımıza göz dikenlerdir.

Nihayet dergisinin aralık sayısında Mahmud Erol Kılıç’la kıymetli bir söyleşi yapılmış. Bir bölümünü özetleyip iktibas edelim: Sürekli ‘barış’ diyen, hatta ‘yolda yürürken ağız ve burun deliğimden içeri bir canlı girer de ben onu fark etmeden öldürürsem bunun hesabını veremem’ titizliğiyle ağzına burnuna ameliyat maskesi takarak dolaşan Budistlerin günümüzdeki durumuna dikkat çekiliyor. Bir anda Müslüman katliamı yapabilir, rahatlıkla kan dökebilir hale geldiler (Sayfa 39.) Bu cümlelerin devamı, gazetemizin dünkü nüshasında yayınlanan bir haber olsun: Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, Myanmar hükümetinin ağustos ayında başladığı katliamın ilk bir ayında 6 bin 700 Arakanlı Müslüman’ın öldürüldüğünü açıkladı. Vurularak ve yakılarak öldürülen Arakanlıların en az 730’u beş yaşından küçük.

Yıkılan ağaca balta vuran çok olur. Şu an vaziyetimiz budur. ‘Barış’ kavramını ilke edinmiş olanların dahi iştahını kabartan, ‘temizlik’ yapmalarına fırsat sağlayan bir zayıflığın içindeyiz. Bir de zalimleri, askerî ve iktisadî gücü elinde bulunduranları düşünelim. Böyle bir zamanda, Müslümanların ortaklaşa attığı en küçük adım bile umut vericidir.  

Ayrıca şöyle bir garabetle mücadele ediyoruz: Salâheddîn Eyyûbî’nin adını andığımızda, her türlü dinî ve insanî duygudan uzak bazı bölücüler hemen öfkeleniyor. “Onun adını ağzınıza almayın” diyorlar. Birçok İslâm ülkesinde, tarihine ve değerlerine yabancılaşmış, işbirliğine hazır böyle gruplar var. Açık yara.

***

Amerika’nın Kudüs kararını almadan evvel yıkıcı bir ön çalışma yaptığı görülüyor. Bu karara en çok tepkiyi kimler, hangi ülkeler verecekti? Aklımıza ilk gelenleri yazalım: Irak, Libya, Suriye, Müslüman Kardeşler. Yurdumuzdaki başarısız darbe girişiminin bile konuyla ilgisi olduğu görülüyor.

 

Batı dünyası düşmansız yapamaz, yaşayamaz. Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra Müslümanları ‘yeni düşman’ olarak tanımladılar. Terör ile tertemiz dinimizi yan yana getirmeye çalışıyorlar. Onların kavramlarıyla; aşırı gruplar, radikaller, siyasal İslâmcılar derken, bir gün sıra hepimize gelecek. Sıkıntılı bir gelişme olduğunda Birleşmiş Milletler’e yöneliyoruz hemen. Hakikati konuşmadıkça, yalan ve bahanelerle oyalanıp dururuz. Orası, şirkete dönüşmüş bazı ülkelerin galibiyetlerini, kazanımlarını korumak için kurulmuş bir yapıdır. Bizim penceremizden bakıp söylersek; Birleşmiş Milletler, parçalamak için vardır. İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nın İstanbul toplantısı bu açıdan da önemlidir.

Bir bütün olarak tavır almadıkça, nice musibet ve fenalık gelip bizi bulacaktır. Filistin davasına destek veren, direnme ihtimali gösteren herkesin ‘terör’ kapsamına alınma tehlikesi mesela. Kudüs kararı, şimdilik bunun da önünü kesmiştir.vv

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Tenekeci Arşivi