Faşist vesayet rejimi geri gelmesin
ÖNEMLİ KONU: Türkiye’miz resmî ideolojili vesayetçi faşist egemen azınlık sisteminden millî kimlik ve kültüre uygun bir sisteme geçmektedir. Bu çok hayırlı bir gelişmedir. ABD, AB, İsrail bundan dolayı çok rahatsızdır. Olumsuz muhalefet yapan çılgınlar ülkemizi 1930’lara döndürmek istiyor. Yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla onlara izin, imkân ve fırsat verilmemelidir.
***
İznik’te iki grup liseli genç sokak savaşı yapmışlar. Millî eğitim cephesinde acayip şeyler oluyor.
***
Hükümet, ekmeklik buğdayının bir kısmını dışarıdan satın alan ülkemizde, her gün dört-beş milyon ekmeğin israf edilmesi rezalet hıyanet facia ve nankörlüğünü önlemek için niçin çok etkili, çok enerjik, genel, yoğun bir icraat sergilemiyor? Ekmek israfını önleyecek kanunlar, kararnameler çıkartılamaz mı? Büyük nimet ekmeğe karşı yapılan bu nankörlük cezasız kalmaz. Nimete şükr etmeyen, küfran-ı nimette bulunan bir toplum o nimeti yitirir.
***
Sık sık uyaracağım… Yıkıcı ve derin dış güçler, bir kısım lise ve üniversite gençlerini alet ederek, kışkırtarak Edirne’den Kars’a, Sinop’tan İskenderun’a kadar yurt çapında dehşetli bir GEZİ tertiplemek için sinsice çalışıyor, planlar yapıyor, hazırlanıyor. Onlara karşı tedbirler alınmalıdır. Sorumlu kişi ve kurumların haberimiz yoktu bilmiyorduk gafil avlandık demeye hakları yoktur.
***
İstanbul’da büyük bir zelzele olduğunda yirmi bin kadar yangın çıkacağı tahmin ediliyor. Buna karşı bir tedbir var mı? Bazen büyük bir yangını söndürmekte zorlanan itfaiyemiz, yirmi bin yangına karşı ne yapabilir?
***
Kemal Paşa, 1938’de Dolmabahçe sarayındaki yatağından kalkamayacak derecede hasta iken, İngiltere elçisi PercyLoraine’i Ankara’dan çağırtmış ve herkesi odadan çıkartarak onunla çok özel bir konuşma yapmış, kendisinden bir şey istemişti. Militan, fanatik, holigan Kemalistlere kaç kere sordum, hiçbir cevap ve tepki gelmedi. M. Kemal Paşa İngiliz elçisinden ne istemişti? Elçinin hatıraları kitap halinde yayınlanmıştır, temas ettiğim konu orada açıkça yazılıdır. Kemalist tarihçiler bu konuda niçin konuşmuyor, açıklama yapmıyor?
***
O ilahiyatçı bayan, Feministlik yapmaktan, dinî hizmet yapmaya vakit ve fırsat bulamıyor galiba…
***
En azından kalp ile emr-i maruf ve nehy-i münker yapmayan kimsenin Müslümanlığından şüphe edilir.
***
Geçmiş yıllarda gayr-i millî piyangonun büyük ikramiyesini kazanan nice kimseler, sonunda perişan ve sefil oldular. İslam dinine göre kesinlikle haram olan piyango ile hiçbir Müslüman âbad olmaz.
***
Onlar Allah’tan korkmaz, kullardan utanmaz. Onlardan her kötülük beklenir. Onlara güvenen büyük zarara uğrar.
***
Onların dıştan dindar görünmeleri seni aldatmasın. Onların dini imanı paradır, maldır, zenginliktir, benliktir. Onlar menfaat karşılığında destekler, alkışlar. Rüzgâr tersine dönmeyegörsün, destekledikleri kimse düşünce ilk tekmeyi onlar atar. Onlara bel bağlayan gerçekten çok çürük bir ipe yapışmıştır.
***
İslam’ın temel emirlerinden biri şudur: Allah nasıl emr etmişse öyle dosdoğru ol. İstikamet büyük keramettir.
***
Kur’an’a, Sünnet’e, Şeriat’a aykırı ve zıt her şey hederdir.
***
Light ve ılımlı İslam cereyanı küfre köprüdür.
***
Dünyaya kazık çakacak değilsin, sen de bir gün öleceksin. Âhiret için ne gibi hazırlıklar yapıyorsun? Büyük yolculuk için azık biriktiriyor musun?
O KADAR DA DEĞİL…
* BENDENİZ çok akıllı, çok kültürlü, çok görgülü, asil bir kimse değilim. Faziletim ve meziyetlerim yoktur. Sıradan basit bir vatandaşım. Lakin… Lakin… Lakin…
* Öfkeliyken, bir şeye kızmışken karar verecek kadar da ham ve sabırsız değilim.
* Ribaya bulaşıp da kendimi ateşe atacak kadar geri zekâlı değilim.
* Künhünü, içyüzünü, mahiyetini bilmediğim konularda kesin hüküm verecek kadar akılsız değilim.
* Evet faziletli bir kimse değilim ama Allah’ın aziz nimeti ekmeği israf ve ziyan edecek, çöpe atacak kadar da nimet kadrini bilmez nankör değilim.
* Evet görgülü değilim ama adam başına beş yüz liraya statü yemek yiyecek kadar da görgüsüz değilim.
* Terbiyeli değilim ama herkesin içinde parmak ve kemik çıtlatacak kadar da terbiyesiz değilim.
* Mürüvvetli sayılmam ama sokakta, caddede, meydanda, herkesin içinde; elimdeki dondurma külahını yalaya yalaya dolaşacak kadar mürüvvetsiz değilim.
* Pek ince ve nazik sayılmam ama bir ziyarete gittiğimde zırt vırt telefonla konuşacak kadar saygısız ve kaba değilim.
* Evet pek görgülü değilimdir ama samimi olduğum yakınlarım dışındakilere, yediğim yemekleri ballandıra ballandıra anlatacak kadar da görmemiş değilim.
* Bilgelik nerede ben nerede ama önemli işlerimi emin ve ehliyetli kimselerle istişare etmeden (onlara danışmadan) paldır küldür yapacak kadar cahil değilimdir.
* Aydın değilimdir ama her gün faydalı kitaplar, yazılar okumayacak kadar da bilgiden kültürden kopuk değilimdir.
* Kâmil bir insan değilim, nefs-i emareme mağlub oluyorum ama gurur ve kibir heykeli olacak kadar da zıvanadan çıkmış değilim.
* Akıllı değilim demiştim ama kendimi lâ yuhti (hatâ etmez), lâ yüs’el, mâsum sanacak kadar da aklımı yitirmiş değilim.
* Lisanımı günahlardan koruyamıyorum ama her gün mütemadiyen gıybet edecek, ölü kardeşimin etini yiyecek, bundan şeytanî bir lezzet alacak kadar yamyam değilimdir.
***
Biraz sağlık kültürüm vardır ama bildiklerimi hayata uygulayamıyorum, sağlığıma zarar verecek şeyler yapıyorum. Lakin, doyduktan sonra yiyecek kadar da akılsız değilimdir.
***
Fazla akıllı olmayan bir Müslüman’ım ama İslamcı olacak kadar da akılsız değilim.