Aydın Ünal

Aydın Ünal

10 Eylül sabahı Yunan’ı savunmak

10 Eylül sabahı Yunan’ı savunmak

Kendinizi bir anlığına 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girmiş ve Yunan işgal ordusunu denize dökmüş istiklal ordusunun bir neferi ya da zabiti gibi hayal edin…

Karmakarışık duygular içindesiniz…

Bir taraftan muzaffersiniz. Zaferin coşkusu ve sevinciyle içiniz içinize sığmıyor. Düşmanı denize dökmüş olmanın tarifsiz heyecanı içindesiniz.

Bir yandan da hüzünlüsünüz… Yanı başınızdaki nice arkadaşınız, kardeşiniz son iki hafta içinde şehit düşmüş.

Yorgunsunuz… 26 Ağustos’ta Afyonkarahisar’dan başlamış, önünüze düşmanı katarak İzmir’e kadar yürümüşsünüz.

Bir yandan buruksunuz… Şu önünüzden kaçan düşmanın 4 yıl boyunca sizin topraklarınızı işgal altında tutmuş olmasından dolayı kızgınsınız.

Öfke ve nefretin de doruklarındasınız… Arkasına bakmadan kaçan düşmanın yaktığı, yıktığı, çocuk kadın demeden insanları katlettiği köylerden, şehirlerden geçmişsiniz…

Korkmuşsunuz… Kurşun ve şarapnel yağmuruna maruz kalmışsınız, kan deryalarından çıkmışsınız…

Bütün duygular birbirine karışmış; bir yandan zafer naraları atmak, bir yandan da oturup ağlamak istiyorsunuz.

Siz, sevinci, öfkeyi, hüznü, kırgınlığı, heyecanı, nefreti, korkuyu, burukluğu aynı anda yaşarken, ertesi gün, 10 Eylül sabahı, bir “Türk” zabiti çıkıp geliyor. 4 yıl boyunca işgal ordularıyla gizliden iş tutmuş bir zabit. Kurtuluş ordusunun mağlubiyeti için ellerini ovuşturan bir zabit. Büyük Taarruz esnasında kaçmış, evine saklanmış bir zabit.

İşte tam zaferin ertesinde, 10 Eylül sabahı, bu hayali zabit milletin karşısına çıkıyor ve Yunan’ın hukukunu savunmaya başlıyor.

“Yunan’ı neden denize döktünüz?” diyor, “askerleri neden öldürdünüz” diyor… İşin içine yalan da katıp, “Yunanlılar da anne kuzusu, neden linç ettiniz? Neden işkence yaptınız?” diyor…

Tahammülü çok zor bir durum değil mi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 16 Temmuz sabahından itibaren, “köprüde askerler öldürüldü, linç edildi, kafaları kesildi” gibi yalanlara başvurması, yukardaki hayali senaryoya tıpa tıp benzemiyor mu?

16 Temmuz 2016 sabahında “ana kuzusu askerler” edebiyatıyla FETÖ’yü savunmak ile, 10 Eylül 1922 sabahı “Yunan ana kuzularını denize döktünüz” edebiyatı arasında bir fark olabilir mi?

Bunu neden yapıyor Kemal Kılıçdaroğlu?

Bu sözlerin, bu argümanların bir “şifre” olduğunu artık hepimiz görüyor ve çok net anlıyoruz.

Kılıçdaroğlu aslında darbeyi savunacak, ama buna cesareti yok. Kılıçdaroğlu aslında darbe başarısız olduğu için üzüntülerini dile getirecek, buna da cesareti yok. Kılıçdaroğlu aslında, FETÖ’nün ve Fetullah Gülen’in avukatlığını yapacak, ama bunu da doğrudan ve açıkça yapmaya cesareti yok.

Cesaret yoksunluğuyla şifreye başvuruyor Kemal Kılıçdaroğlu… Darbenin başarısızlığından kaynaklanan üzüntüsünü, hayal kırıklığını, FETÖ ve Fetullah Gülen avukatlığını, “köprü üzerinde kafası kesilen asker” yalanı üzerinden ifade ve ifa ediyor.

CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı’nın da aynı korkaklık içinde şifreyle görüş beyan ettiğini görüyoruz.

15 Temmuz gecesi salalardan rahatsız olmuş hanımefendi… Darbe girişimi “nur topu gibi yeni bir mağduriyetmiş”… Köprüde tekbirler eşliğinde askerler boğazlanmışmış…

Polise taş atarken, duvarlara küfür yazarken, CHP kurucusu Mustafa Kemal’e “yoldaş” derken, devlete seri katil, 1915 olaylarına “soykırım” tanımlamasını yaparken gösterdiği cesareti ve “dobralığı”, Fetullahçı darbeyi savunurken gösteremiyor ve şifreye başvuruyor.

Fetullahçı tavır tam da bu değil midir? Korkaklık, siniklik, sünepelik, karnından konuşma Fetullahçılığın en öne çıkan emareleri değil midir?

Bir de güya solcuymuş hanımefendi… Doğrudur… Gezi olaylarıyla birlikte Türkiye ABD güdümlü Fetullahçı solculukla tanıştı. CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı tercihiyle görüldü ki, Fetullahçı Sosyalizm CHP’yi içerden zehirlemeyi sürdürüyor.

16 Temmuz sabahı yalanlar üzerinden Türkiye’nin istiklal mücadelesine sövenler ile, 10 Eylül 1922 sabahı Yunan işgal ordusunun denize dökülmesine ağıt yakanlar arasında hiçbir fark yoktur. Tahammülü zor bir durum, evet… Ama milletin sabrı nasıl işgalcilerin işbirlikçilerine galip geldiyse, hiç dert etmeyiniz, Fetullah’ın solcu maskeli işbirlikçilerine de galip gelecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Ünal Arşivi