MHP Atsızcı mı?
Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı üzerinden AK Parti ile ittifak hamlesi çeşitli yorumlara yol açtı.
Bugünün siyasî görünümünde dünya görüşleri birbirine yakın partiler nasıl tasnif edilebilir? “Sol partiler-sağ partiler” ayırımı hâlâ önemini kaybetmedi. Hini hacette sol kamuflajla dolaşan etnikçi parti HDP ile CHP bir araya gelebiliyor. AK Partililerin Saadetlilerle köken beraberliği tartışılmaz. Bunun fikir zemini beraberliği anlamında da düşünülmesi lâzım. Peki MHP bu yelpazenin neresinde?
Her halde solunda değil!
Hafızamızı yoklayalım ve 1990’lara gidelim...
Refah Partisi-MHP ittifakının Refah Partisi’nin hamle yapmasına yol açtığını hatırdan çıkarmayalım. 1991 seçimleri bu ittifakla Türkiye’nin geleceğine atılmış bir imza gibi görülebilir. Refah Partisi böylece Meclis’te temsil edilmeye başladı, MHP de kendine yer buldu. 1980 darbesi sonrası iktidarını temsil eden Anavatan Partisi’nin geriletilmesi süreci böylece ivme kazandı. Ardından yapılan mahalli seçimlerde RP 6 büyükşehir (İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Kayseri), 22 il, 92 ilçe ve 207 beldede, toplam 327 belediye başkanlığı elde etti. Ardından 1995 Genel seçimlerinde en yüksek oyu Refah Partisi kazandı. MHP de Meclisin vazgeçilmez partileri arasında yer aldı.
Peki, MHP-RP İttifakına en çok karşı çıkanlar kimlerdi? Her iki partinin ırkçı unsurları karşı çıktı. MHP’de Atsızcılar, Refah’da islâmcı görünümlü kürtçüler ittifakı engellemek için ellerinden geleni yaptılar. (“İslâmcı görünümlü” dememiz boşuna değil, çünkü bunlar daha sonra zamirlerini ortaya koyarak etnik kürtçü partilerde yer aldılar). Sonunda sağduyu galip geldi ve Türkiye’nin siyasi hayatını değişime zorlayan ittifak gerçekleşti.
MHP’nin o sıralar Atsızcılığı ne kadardı?
Önce bugün pek fazla bilinmeyen Nihal Atsız kimdir, kısaca ona temas edelim. Nihal Atsız Türkiye’de gerçekten ırkçı/türkçü nadir fikir adamlarından biridir. Irkçıdır, ama tek parti ideolojisine, Atatürk’e karşıdır, Abdülhamid’e gök sultan der. Güçlü bir tarih şuuruna sahiptir.
Denilebilir ki, 1990’larda MHP Atsız’la çoktan yollarını ayırmış bir parti idi. Bu ayrılmayı esasen Atsız ve onun bağlıları istemişti. Onlar MHP’yi etnik bir Türk partisi olarak görmüyorlardı. MHP’de dinî kavramların, hatta sloganların kullanılmasından hayli rahatsızlardı. 12 Eylül öncesinde idolojik çatışma ortamında Ülkücü gençler Parti’yi değil Atsız’ın, hatta Alparslan Türkeş’in çizgisinden öteye çekmeye başlamış ve dinî muhteva hayli güçlenmişti. Ülkücü gençler duvarlara “Kanımız aksa da zafer İslâmın” sloganları yazarak partiye ayar veriyorlardı.
12 Eylül hem ülkücüleri hem de solcuları budadı; islâmcılar da nasibini aldı elbete. 1980 sonrası iktidar mücadelesinde MHP/ülkücü kesimden gelenlerle, islâmcı-Selâmetçi olarak bilinen birçok isim ANAP içinde yer aldı. Necmeddin Erbakan’ın ve Alparslan Türkeş’in siyasî yasaklarının kalkması ile Refah Partisi ve MHP tekrar siyaset alanında görünürleşmeye başladı. 1991 ittifakı bu gönürleşmeyi etkili bir konuma taşıdı.
MHP’nin 1980’lere doğru “Atsızcı” değil, “Arvasici” olarak nitelenmesi daha doğru olur. Seyyid Ahmed Arvasî, bilhassa genç kitleleri etkileyerek 1970’lerde MHP’nin fikri zeminini belirledi ve 1979’da MHP Genel İdare Kuruluna seçildi. Bu gerçekten önemliydi. Seyid Ahmed Arvasî Necip Fazıl’ın bağlandığı Şeyh Abdülhakim Arvasi ile akraba, aynı köyden. Atsızcılar onu “Türk milliyetçisi” saymaz, “ümmetçi” olarak nitelerler. Onlara göre, “Seyyid” Ahmed Arvasî zaten Arap kökenlidir ve Kürtlerle karışmıştır.
Ahmed Arvasî “milliyetçilik” anlayışını şöyle ifade ediyor: “Ben, İslâm iman ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mes’ut görmek isteyen ve böylece İslâmı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. İster azınlıklardan gelsin, ister çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım.”
Bugüne gelirsek, MHP ne kadar Atsızcı veya ne kadar Arvasici sorusunun cevabını şöyle olabilir: MHP kesinlikte Atsızcı değildir, ne kadar Arvasici olduğu belki tartışılabilir.
Ak Parti-MHP işbirliği veya ittifakı konuşulurken göz önünde bulundurulması gereken Atsız’ın değil, Arvasi’nin fikirleridir. Türk ırkçıları zaten MHP’yi kendilerine uygun bir parti olarak görmediklerinden yakın zananda Ötüken Birliği Partisi’ni kurdular.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.