Cemaat Kimdir Tefrika Nedir?
Hz. Ali,
- “Ben ihtilafı sevmem” demiştir.
Bu münasebetle sorulan bir soruya verdiği cevaptan sünnet, bid’at, cemâat ve cemaatten ayrılma tabirlerinin mahiyeti hakkındaki görüşlerini öğrenmiş bulunuyoruz. Hz. Ali,
-“Siz nasıl hükmediyorduysanız öyle hükmedin. Çünkü ben ihtilaftan hoşlanmam. Ta ki halkın bir cemaati olsun veya arkadaşlarımın öldüğü gibi ben de ölüp gideyim” dedi. (1)
Abdullah b. Kevva, Hz. Ali’den sünnetin bid’atın, cemaatin, firkatın manalarını sordu. Hz. Ali,
- “Ey İbn Kevva! Sen soruyu ezberlemişsin, cevabını da anla: Allah’a yemin ederim ki Sünnet, Muhammed’in sünnetidir. Bid’at, onun sünnetine aykırı olan şeylerdir. Cemaat, Allah’a yemin ederim, ehli hakkın bir araya gelmesidir; velev ki onlar az olsun. Firkat, ayrılık ehli batılın bir araya gelmesidir. Velev ki çok olsunlar” dedi.(2)
Hz. Ali Efendimizin cemaat ve firkat, yani tefrika hakkındaki sözleri ne kadar harika değil mi?
Demek ki niteliksiz, kalitesiz, haksız ve hukuksuz olarak, hatada, yanlışta, suç ve günahta bir araya gelmiş bulunan kuru kalabalığın cemaat ile bir alakası yoktur. Hak ve hukuk ehli, doğrudan yana olanlar, sayıca az da olsalar, cemaat, yani yanlarında olunması ve desteklenmesi gerekenler onlardır.
Çağımızda mesela demokrasi gibi mutlaka çoğunluğa değer veren sistemler ve düşünceler, bu doğru görüş istikametinde kendilerini test etmelidirler. Nitekim onlar da bunu kısmen de olsa görmüşler, o yüzden çoğunluğun her istediğini yasallaştırmayı yanlış görerek, çoğunluğu insan hakları ve Anayasalar ile sınırlandırmışlardır. Bu yüzden çoğunluk azınlığın haklarını gasp edemez.
Hiç şüphesiz bu cemaat, birlik, ayrılık, tefrika gibi kavramlara her zaman bilinçli yaklaşma zarureti vardır.
1- Müntehab’ı Kenz, 5/50 (Buhari; Ebu Ubeyd, el-Emval’de; İsbehani, el-Hücce’de İbn Sirin’in çoğunun uydurma olduğunu söylediği bu sözler, Rafizilerin Ali’den, kendisini diğer halifelerden üstün gördüğüne dair rivayet ettiği sözlerdir.) Oysa onun sözleri fikrini gayet açıkça ortaya koyar. Bunu oraya buraya çekmenin gereği yoktur.
2- Kenzü’l-Ummal, 1/96 (Askeri’den). Bkz. Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, 2/61.