Kıymetli bir çabaya şahitlik etmek
Perşembe akşamı, İmam Hatipliler Derneği’nin (ÖNDER) Kültür Sanat Ödülleri töreni vardı. Yeni isimler, tanıdık simalar ve eski dostlar. Medya hariç, camia oradaydı diyebilirim.
Üç evladım imam hatip lisesini bitirdi. Dördüncüsü de yeni ‘Bismillah’ dedi. İmam Hatipliler Derneği’nin gönlümdeki yeri yüksek ve derindir. Allah onlardan razı olsun.
Program oldukça etkileyici bir tanıtım filmiyle başladı. Emek mahsulü bir iş olmuş. Arşiv gayet iyi kullanılmış. Hazırlayan arkadaşları tebrik ederim.
Salonda, ülkemizde yaşayan bütün kuşakları bir arada görüyoruz. Yanımdaki koltukta Celâleddin Ökten’in evladı Fatıma Züheyra Hanım (85) oturuyor. Mehmet Akif’in torunu Selma Argon Hanım da burada (73). Fidanlar arasından yükselen anıt ağaçlara benziyorlar. Zeki Kuşoğlu’nun bu sözünü şimdi değilse ne zaman iktibas edeceğiz? “Gençken yaşlılarla, yaşlıyken gençlerle sohbet edin. Birincisinde öğrenir, ikincisinde öğretirsiniz.”
Açılış konuşmalarını dinliyoruz. Kültür ve sanata niçin önem vermemiz gerektiği anlatılıyor. Şiir, milletin ve memleketin kurucu unsurlarından biridir. Bunu tekrar anlıyoruz. İnsanlar gidiyor, eserler kalıyor.
Sayın Ahmet Davutoğlu, özenle ve ciddiyetle hazırlanmış konuşmasında şunu söylüyor: “Moğollar Bağdat’ı yıktılar ama İslâm medeniyetini yıkamadılar.”
Belki de bundan dolayı, yeni istilalar kültür emperyalizmi şeklinde oldu, oluyor. Toplumların gelenek ve değerlerini kültür-sanat üzerinden değiştirmeye, asırlık ezberleri bozmaya çalışıyorlar. Böylelikle kalıcı bir biçimde yerleşebiliyorlar. Başarısız olduklarını söyleyemeyiz.
İmam hatip liselerinin önemi burada da karşımıza çıkıyor. Çünkü bu okullarda, toprağına bağlı ve inançlı gençler yetişiyor. Milletin öz değerlerini temsil ediyorlar.
İki mühim vazifemiz var: Nefsimizi ve neslimizi muhafaza etmek zorundayız. Her geçen gün daha iyi anlıyoruz: Bu okullarda neslimiz korunuyor. Salondaki saygılı ve heyecanlı genç kardeşlerimiz, yazdıklarımızın hakikat olduğunu gösteriyor.
Taşköprülü Hasan Ünsî Hazretleri'nin türbesinde, kısa bir hayat hikâyesi de bulunuyor. Talebelik yıllarının özeti: “İlim ve edep tahsil etti.” Bu mübarek çaba, gece boyunca aklımdan hiç çıkmadı.
***
Genç olduğum yıllarda, ödül işine biraz karşı idim. Hatta şunu yazmıştım: ‘Şair, sözün padişahıdır. Padişaha ödül verildiği nerede görülmüştür?’
Sonradan bu burukluğu defalarca yaşadım: Birçok büyüğümüzü, nice kıymetimizi, üzgün ve unutulmuş bir insan olarak dünyadan gönderdik. Artık eskisi gibi düşünmüyorum; hizmet, vefa, onur ödüllerinin daha da artması lazımdır. Nihayetinde insan gönülden ibarettir.
İmam Hatipliler Derneği’nin hizmet ödüllerini ayrıca bu nedenden dolayı önemsiyorum. Kıymeti, kaybetmeden evvel bilmek ne güzeldir.
Tekrar salona dönelim. Betül Soysal Bozdoğan, Halil Necipoğlu, Halis Dalkılıç, Halit Bekiroğlu, Hüseyin Yayman, Mustafa Güngör, Rukiye Çelik, Serap Dönmez, Yusuf Kot gibi esaslı insanlarla beraberiz. Milletin evlatları arasındayız. Tarihî ve millî bir gayretin altmışıncı yılına da şahitlik ediyoruz.
Mütedeyyin camiadaki ortak şikâyetlerden, müşterek dertlerden biri de kalpler arasındaki samimiyetin azalmasıdır. Bu durum, herkesin bildiği bir sırra dönüştü.
İmam Hatipliler Derneği, neyi kaybettiğimizi veya kaybetmek üzere olduğumuzu hatırlamış görünüyor. Samimiyet kelimesini kendilerine kılavuz seçmişler. Peki, uygulama nasıl?
Gittiğimiz yerlerden genellikle üzgün ve şaşkın ayrılıyoruz. Perşembe gecesi, mutlu bir insan olarak evime döndüm.
Halit Bekiroğlu Bey başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.