Çocukluk yıllarımızda ebeveynlerimizin, tutum ve davranışları arasındaki tutarsızlığı fark eder ve onların açıklarını ortaya koyuveririz. Fakat bu durum ebeveynlerimizin hiç hoşuna gitmez “bizi el âlemin yanında neden rezil ettin” diye çıkışırlar. Böyle durumlarda onların el âlem karşısında neden bu kadar rol yapma ihtiyacı hissettiklerine anlam veremez ve güvenimizi kaybederiz…

Ebeveynlerimizin dilinde el âlem söylemi hep vardır. “Bizi âleme rezil etme, bizi küçük düşürme, göğsümüzü gererek yürüyelim” derler ve bizi maske takmaya zorlarlar. Öyle ki olgun yaşa geldiğimizde dahi hayatımızda hep bir el âlem imgesi vardır. Doğru ile yanlış arasında karar verirken dahi Allah’ın rızasını değil ötekilerin ne düşündüğünü dikkate alır ve adaleti katlederiz.

Yüzümüzde türlü türlü maskeler vardır ve ne zaman bu maskeleri çıkarmaya kalksak büyüklerimizin tepkileri ile karşılaşır, kararımızdan vaz geçeriz.

Peki, maskelerle yaşarken hangi girdaplardan geçiyoruz?

Doğru olana değil el âlemin kabul edebileceği şeylere meylediyoruz

Kendi isteğimizi değil el âlemin taleplerini dikte alıyoruz

Sürekli rol yapma ihtiyacı hissediyoruz

İnandığımız değerleri değil, el âlemin bizim için belirlediği kriterleri merkeze alıyoruz

Ve hiçbir zaman kendimiz olamıyoruz.

Peki, çevremizdeki insanları hiç mi dikkate almayacağız? Yaşadığımız toplumun birer üyesiyiz ve elbette insanlarla ilişkilerimizde ötekileri de dikkate alacağız fakat referansımız daima Allah’ın koyduğu ilkeler . Bir olayı değerlendirirken insanların bu konuda ne düşündüğünden olayı nasıl yorumladığından önce Allah indinde bu işin sonucunun ne olduğunu düşüneceğiz. Elbette Resulullah ve onun takipçilerinin izini süreceğiz ve onları model olarak alacağız. Zira onların referansı Kur’an ve sünnetti.

Çocuklarımızı bu doğrultuda yetiştirebilmek için neler yapabiliriz?

1- Çocuğumuzun düşüncelerine inandığı değerlerle çelişmedikçe saygı göstermek zorundayız

2- Onun kendine özgü duygu düşünce ve yeteneklerinin olduğunu kabul etmek zorundayız

3- İki seçenek arasında kaldığımızda kaybedeceğimiz şey ne olursa olsun tavrımızı doğrudan yana almamız gerektiğini vurgulamak zorundayız.