Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların başında enflasyonun geldiğine dikkat çekerek, “Artık inşaata yatırım yapan yatırımcılar inşaattan kazandıklarını imalata yatırsınlar” diyor.

Mehmet Şimşek bize göre de doğru bir tespitte bulunuyor ve dövizle borçlanmaya sınır getirileceğini sözlerine ekliyor.

Ve bankalara şöyle bir çağrıda bulunuyor:

“Hepinizin bir aracı kuruluşu var. Ama neden yatırım bankası kurmuyorsunuz? Mevduata dayalı yatırım bankası kurun.”

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in bu çağrıları bize hep Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarını hatırlatıyor.

Çünkü Karamollaoğlu üretime yönelik olmayan yatırımların hepsini “israf” olarak ilan ediyor ve bir an evvel üretime yönelik adımların atılmasını istiyor.

Şimdi görüyoruz ki açıkça itiraf edilmese de iktidar sözcüleri de inşaattan kazanılan paranın imalata yatırılmasını isteyerek Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun çağrılarını doğruluyor.

Evet, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu göreve geldiği ilk günden itibaren hep üretime yönelik yatırımların öneminden söz ediyor.

Yol gibi, köprü gibi, tüp geçit gibi inşaat gibi yatırımlardan önce üretime yani imalata yönelik yatırımlara ağırlık verilmesini istiyor.

Bu çağrıların cevapsız bırakılmadığını ve iktidar kanadı tarafından da sahiplenildiğini görmek güzel bir şey.

Başbakan Yardımcı Şimşek’in dövizle borçlanmaya karşı çıkarak, “Borç alacağınıza ortak alın” çağrısını da önemsiyoruz.

İnsanlar dövizle borçlanıp netice itibarıyla servetlerinin tamamını yitirecekleri yerde ortak alarak servetlerinin hiç olmazsa yarısını korumaları elbette akl-ı selimin gereğidir.

Kanımızca AKP iktidarların en büyük yanlışlarından birini üretime yönelik yatırımlar yerine yol, köprü, tüp geçit ve inşaat sektörü gibi alanlara öncelik tanıması olmuştur.

Karşımıza çıkan reel sektörün döviz borçları karşısında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı uyarılar daha bir önem kazanıyor. Keşke bu çağrılara önce kulak verilseydi!

O zaman israf kapsamına giren yatırımlar yerine üretime yönelik yatırımlara öncelik tanınır ve bugünkü sıkıntılar yaşanmazdı. Üretimine yönelik olmayan ekonomik politikaları bekleyen akıbet bu iktidarı da yakalamış bulunuyor. Sakın dövizle borçlanmayın çağrıları da bu yüzden olsa gerek.