Kim İslâm üzere milliyetçiyim diyorsa makbuldür
Milliyetçi fikirlerde İslâm’ın esas alınıp alınmadığına bakmak lâzım. Milliyetçi olduğunu söyleyenler, milliyetçiliğin İslâm’la meczolan Türk milletini sevmek ve ihya etmek mânasına geldiğini bilmekle sorumludurlar.
Türkiye’nin “din ü devlet mülk ü millet” olarak payidar olmasının “Milliyetçilikle” mümkün olduğunu söyleyenlere, milliyetçiliği İslâm zemininde anlayıp anlamadığını sormalı. İslâmî mânada “milliyetçiyim” diyenlere “şeriat yolunda olduğunu” söylemeli.
Bu istikâmeti reddedip, Cumhuriyetin modern seküler anlayışıyla “milliyetçiyim” diyenlere de “siz milliyetçi değil, ulusçusunuz” demek gerek.
Günümüzde “milliyetçilik” söylemini kullanan fikrî ve siyasî birçok kuruluşun milliyetçiliği maalesef eksik ve eklektik. Üzülerek belirtelim ki modern seküler zeminde duran Atatürkçülüğü de sahip çıkan Türkçülerin bir asırdır sürüp gelen ve elan devam eden milliyetçilik anlayışı da İslâmî mânasıyla uyumlu değildir. Bu sebeptendir ki, “Milliyetçiyiz” demelerinin millet nezdinde pek fazla değeri ve inandırıcılığı yok.
Çünkü Türkiye’deki Türkler, bu grupların “milliyetçilik” kavramını İslâm istikâmetinde kullanmadığını iyi biliyor. Bundandır ki Türkiye’de bugünden yarına sürdürülmesi gereken milliyetçilik İslâmî mânasıyla yapılmalı.
MİLLİYETÇİYİM DEMEK, İSLÂM YOLUMDAYIM DEMEKTİR
“Türkçe’nin ve milliyetçiliğin enerji olduğu” düşüncesi doğrudur. Türkçe’nin Kur’an-ı Kerim sâyesinde millet ve medeniyet dili olduğuna inanmak ve milliyetçiliğin de şeriat, yâni din üzere olan millet değerlerini yüceltmek mânasına geldiğini kavramak şartıyla bu iki “enerji” millet olmayı güçlendirir.
Türk milliyetçisiyiz diyenler bu iki şartı yerine getirirlerse “millet” i inşa etmek yolunda söz sahibi olabilirler.
Mevzuun sadedi şu: Milliyetçilik İslâmî ölçüler içinde idrak edilirse ancak makbul olur. Milliyetçiliği, İslâmî muhtevasıyla kavramak Kur’anî bir vazifedir. Bu âli ikazdan dolayı Kur’an’î milliyetçilerle modern-ulus çizgisindeki bâtıl milliyetçiler belli olmalı, herkes yerini bu târife göre tercih etmeli. Kim İslâmiyeti esas alarak milliyetçiyim diyorsa makbuldür.
MEDENİYET SEFERLERİ BİTMEYEN ADAM…
Fikir ve medeniyet tebliğcisi İsmail Göktürk’ün hayli zaman önce Horasan erenleri gibi Şehr-i Maraş’tan çıkıp Sivas, Bilecik, İstanbul ve Anadolu’nun birçok ilçelerinde medeniyet tebliğine çıktığını anlatmıştım… Ardından Gâziantep, Kilis, Diyarbakır, Birecik’te devam eder medeniyet tebliğleri… Allah esirgeye…
Kaç cumadır beklerken yine yok… Duyduk ki bu kez de kısa adı “İdea” olan İslahiye İslâmî Değerler Akademisi’nde “Üç Kıtanın Son Hükümdarı Sultan 2.Abdülhamit Han” ı anlatıyormuş.
Nihayet bu cuma geldi, fakat daha çayı soğumadan, “Ankara’da toplantı var… geliniz…” diye çağrıldı ve kalktı gitti. Ankara’dan çağrılmak önemlidir. Ankara denildi mi akan sular durur…
Bir insana soluklanma verilmez mi? Bu nasıl iş yahu! Yine bekleyeceğiz…
ALİ HOCAM BU CUMA DÜKKÂN’DAYDI.
Ali Hocam, maddî gurbetten döndü ve geçen cuma Fikir Dükkânı’mızı Muzaffer Hocamızla birlikte şereflendirdi. Hâl-hatır sordu; hasbıhal etti. Bahtiyar olduk. Aziz dostumuz şair ve hikâyeci Hasan Ejderha öksürüklü solunum yetmezliğine yakalanmış. “Tez zamanda şifa bulup, cumaya ayaktayım inşallah” diyor.
İki önceki Cuma sohbetimize katılan Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı şair-i âzamım Mehmet Narlı’nın Fikir Dükkânı’mızı ziyareti ve Mehmed Âkif ve İstiklâl Marşı konulu sohbeti, ardından son yazdığı şiirlerini okuması bizleri ziyadesiyle sevindirip coşturdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.