Yaman Günlerdeyiz
Bireyden topluma, bir merdiven gibi çıkarken gördüğümüz manzaralar bizi bir yandan öldürüyor, bir yandan diriltiyor.
Ye’s ile umut arasında beşik gibi sallanıyoruz.
Sağlı sollu kroşe yiyen bir boksör gibiyiz. Arada bir biz de vuruyoruz kroşe veya aparkut. Bereket kavgada yumruk sayılmazmış. Bir teselli aramak var içimizde. Çok şükür, bu da kavgadan kopmadığımızı gösterir.
Sağ olduğumuzu yani.
* * *
Hangi ustanın elinde bu şakul gibi sallanıyor bu dünya?
Bir bakıyoruz, fuhuş okullara kadar girmiş. Çocuklara cinsel tacizlerin ardı arkası kesilmiyor.
Hatta babaları duyuyoruz bu suçları işlemiş, yargı yoluyla tutuklanmış.
Nereye gidiyoruz demeyeceğim.
Gidiş belli: Çağdaş uygarlık dünyasına. Kokuşmuş Batıya. İnadına…
Nereye kadar?
“Kertenkele deliğine girene kadar”.
Tasdik Ya Rasûlullâh (s.a.v)!
Dediklerin bir bir çıkıyor.
Demek ahir zamandayız.
Allah imanımızı korusun!
* * *
Ama bir de bakıyoruz okullara seçmeli Kur’an dersi girmiş.
Sahi bunu mecbur etme zamanı gelmedi mi?
Mesela “Kur’an Meali” dersi konsa her sınıfa ve içeriği konu konu ayetlerle işlense?
İman,ibadet, aile, iş hayatı, sosyal hayat, eğlence, iletişim, ahlak, görgü kuralları vs. ayet ayet okunsa Diyanet’in mealinden. Kur’an Yolu Tefsirinden kısa alıntılar yapılsa açıklanırken.
Neden Diyanetin eserlerinden diyorum?
Bürokrasi ürkmesin diye.
Yoksa ben her zaman serbestlikten ve hürriyetten yanayım. Eğitimcilere insiyatif hakkı verilmelidir elbette.
* * *
Ne olacak şu Suriye’nin hali?
Daha kaç yedi yıl geçecek Allah bilir bu gidişle.
Dün Suudi Arabistan İslam Ordusu kuruyordu. Nerede bir savaş olsa, gidip müdahale edecekti biz de asker vermiştik.
Ne oldu o prıje?
Yemen için asker mi topluyormuş bedeviler?
Ne yapıyor bu Suudlular?
Bu saatten sonra ABD’ye teslimiyet neden?
Bu kadar mı düştüler?
* * *
ABD galiba psikolojik savaşla bizim sinirlerimizi yok etmek istiyor.
Bir dediği bir dediğini tutmuyor. Her kurum öbürünü yalanlıyor. Bir devlet bilinçli bir şekilde kendisini bu kadar rezil edemez. Kuşkulanıyorum; bir fırıldak mı çeviriyor, yoksa gerçekten de eriyor, bitiyor mu?
* * *
Rusya ve İran bugünlerde kendilerine ihtiyaç duyduğumuz iki ülke. Ama güven vermiyorlar. Biz ise sevdiğimizi sonuna kadar görmek istiyoruz. Fakat devlet işi başka. Allah idarecilerimize yardım etsin?
* * *
Şu Fransaya ne oluyor?
Mukabale-i bilmisil gereği bizim de DAİŞ’i külliyede ağırlama hakkımız doğmuştur.
Ne dersiniz, yapalım mı?
Ne derler acaba?
“Biz de PKK’yı ağırladık sarayımızda, susalım” mı derler, yoksa ürürler mi?
Bu Batılı politikacılar ne kadar haysiyetsizler yahu?
Bunlara değil, bunları taklit etmemizi isteyenlere yazıklar olsun.
* * *
Batının insanlığa kan ve gözyaşından başka vereceği bir şey yok!
Bunu içimizdeki samimi saflarımız da görmeli artık.
Paralı paryalara sözümüz yok, onlar yallandıkları çanağa tükürmeyecekler, ekmeklerini yedikleri gavurların kılıcını çalmaya devam edeceklerdir.
Sözümüz, hala içinde bir vicdan taşıyanlara, bu ülkeyi sevenlere, bu milletin evladı olmaktan utanmayanlara.
Mankurtlara sözümüz yok. Dün bir şiirimde şöyle demiştim:
Münzevî ger sözün hak, öğüt dinlemez kavak,
Ürün almak istersen, ektiğin yere bir bak.
* * *
Yok yok, ümitsizlik yok.
Gidiş yokluktan varlığa doğru.
Umutluyuz yani.
Evlatlarımız bizden çok daha iyi günler görecek inşallah güzel ülkemizde.
Belki de bayrağı burcuna onlar dikerek işi bitirecekler.
İnşallah.