Neden savaşırız?
Başımı avuçlarımın içine alıp düşünüyorum… Allah’ın arzı bütün beşeriyetin ihtiyaçlarını karşılayacak genişlikte iken insanoğlu neden bütün maddi birikimlerini ve enerjisini savaş teçhizatlarına harcama ihtiyacı hisseder? İnsanlık tarihi neden savaş ve katliamların yer aldığı belgelerden oluşur? Barış ve huzurun avantajlarını yaşamak varken neden savaş araçlarını icat etmeye ihtiyaç duyulur? İnsanlık ailesinin üyesi olan fertler nasıl olur da birbirlerinin hasmı kesilirler? Biliyoruz ki kötülüğün ilk hamisi şeytandır. İlk başkaldıran, ilk haset eden, kötülüğün tohumunu ilk eken odur. Fakat tarihi süreç içinde onun izini takip eden bir kitle hep var olmuştur ve var olacaktır da… Adına ister kapitalist odaklar deyin, ister çağdaş barbarlar deyin, ister Siyonist ideoloji deyin neticede zulmü icra eden her topluluk şeytanın izini sürdüren ve onu taklit eden zümrelerin fertleridir.
Tarih, iyi ile kötünün savaşından ibarettir. Ve ne acıdır ki, canlıların klonlanmasından, uzayda hayat olup olmadığına kadar araştıran ve bilimsel keşiflerde zirve yapan günümüz insanı, en büyük harcamaları savaş sanayine yapmakta ve yeryüzünü kan gölüne çevirmektedir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPR) raporuna göre 2015 yılında dünya askeri yatırım için bir trilyon 471 milyar Euro harcamış. Siyonist İsrail’in destekçisi ABD’nin askeri harcamalarının ise 2015 yılı itibariyle 595 milyar dolara ulaştığı biliniyor. Silah sanayine Çin’in harcamaları 7,4’lük artışla 215 milyar dolara ulaşırken bunu Suudi Arabistan ve Rusya izliyor. Yoksullaştırılmış halklara demokrasi ve özgürlük götüreceğiz deyip onların kaynaklarını sömüren zihniyet, bütün enerjisini savaş araçlarının üretimine harcıyor… İnsan insanın katili oluyor ne acı değil mi?
Peki, küresel kapitalist zorbaların silah sanayine harcadıkları para ile kaç yoksulun karnı doyar, kaç ailenin gönlü teskin edilir sizce? Katliamlarda harcanan para ile kaç insan mağdur edilmekten kurtulur? Sanırım savaş araçlarına harcanan para yoksullara harcanmış olsa dünyada ne açlık ne de yoksulluk kalır.
İnsan fıtri olarak iyiliğe olduğu gibi kötülüğe de meyilli… Rabbimiz vahiy aracılığı ile onun bu hastalığını iyileştirmesini ve hasenat mertebesine ulaşmasını istiyor. Fakat bugün bırakın karşı cenahı, İslam toplumları dahi sahip oldukları değerlerden uzaklaşıp, etnik ve mezhepsel çatışmaların içine sürüklenmiş ve kardeşlik halkasından uzaklaşmış durumdalar. Bu durum vahye karşı savaş ilan eden zorbaların işini kolaylaştırıyor ve hemen her dakika onlarca insan katlediliyor. Elin adamı okyanus ötesinden geliyor ve iki adım ötemizde kardeşlerimizi katlediyor. Peki, bu despot ve zalimler bu cesareti nereden buluyorlar? Kusura bakmayalım ama bizim bilinçsizliğimiz, vurdumduymazlığımız, aklımızı ve irademizi kullanmamamız onların işini kolaylaştırıyor. O yüzden hiç vakit kaybetmeden kendimize dönmek ve bu eşkıyalara yaptıkları zulmün hesabını sormak zorundayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.