Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Açlık ve yoksulluk rakamları

Açlık ve yoksulluk rakamları

HER ay bazı STK ve resmi kurumlarca açlık ve yoksulluk sınırını belirten rakamlar açıklanıyor. Her açıklanışında da söz konusu rakamları çok moral bozucu buluyorum. Sanki bu rakamlar ilgililerin dikkatini çekerek soruna bir çözüm bulunmasına katkıda bulunmak için değil de milletin moralini bozmak için açıklanıyor sanırsınız. Böyle olunca da, yani açıklanan rakamlar yöneticilerin hiç dikkatini çekmiyor ve çözüm için hareket geçmelerini sağlamıyorsa bu rakamları sürekli açıklamanın anlamı olmadığını düşünüyorum.

Son olarak açıklanan rakamlarda açlık sınırı bin 662, yoksulluk sınırının 5 bin 416 lira olduğu belirtiliyordu. Bu rakamlara bakıldığında emeklilerin çok büyük bir kısmı ya açlık sınırının altında ya da açıklanan rakamın sınırında olduğu görülüyor. Yoksulluk rakamı olarak ilan edilen 5 bin 416 lira dikkate alındığında emekli milletvekilleri ile bazı emekli yüksek bürokratlar hariç tüm emeklilerin yoksulluk sınırının altında olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Açlık sınırını gösteren rakamı dikkate aldığımızda ise sadece emekliler değil, çalışanların da büyük bir bölümünün yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır.

Açlık ve yoksulluk sınırı ile ilgili rakamları belirleyenlerin ölçüsü nedir, belirledikleri ölçünün ülkemiz gerçeği ile ne kadar bağdaşıp bağdaşmadığını düşünüp düşünmediklerini bilmiyorum ama söz konusu rakamların açıklanmaması daha iyi olur sanıyorum. Çünkü eğer bu rakamlar gerçeği ifade ediyorsa öncelikli olarak çalışanların aylıklarının en az 5 bin liradan başlatılması, emeklilerin ise aylıklarının bir kalemde hiç olmazsa 4 bin liraya çıkartılması gerekir. Eğer, bu rakamlar gerçeği yansıtmıyorsa, her açıklanışında gerekçesi ile birlikte idareciler bu rakamların şişirme olduğunu açıklamalıdırlar. Yok eğer rakamlar gerçeği yansıtıyorsa gereğini yapmalılar. Bu arada İstanbul için mutluluk sınırı 8 bin lira olarak açıklanmış ki, bana göre mutluluk sınırı diye bir rakamın açıklanmasının fazla bir anlamı yok. Çünkü mutluluk sınırı insandan insana değişir. Aç gözlü, doymak bilmeyen, isteklerinin sınırı olmayan insanlar için bırakın 8 bin lira 80 bin lira gelire sahip olsalar da mutlu olamayabilir. Çünkü hep daha fazlasını isterler. Bu bakımdan öncelikli olan mutluluk sınırı rakamı belirlemekten çok insanların öncelikli olarak açlık sınırının üzerinde bir gelire kavuşturulmasıdır. Bu gerçekleştirilebildiği takdirde yoksulluk sınırı rakamının aşılmasını sağlayacak adımların tek tek atılması gerekir. Bu yapılmadığı takdirde yöneticiler ekonomi konusunda ne kadar pembe tablo çizerlerse çizsinler görevlerini tam olarak yapmıyor/yapmıyorlar demektir.

Milli gelirin artıyor olması elbette bir büyümenin ifadesidir ama yeterli değildir. Artan milli gelirden sınırlı sayıdaki kişiler ile küresel sermaye sahipleri payın büyük kısmını alıyorlar emekli ve çalışanlara bu paydan yeteri kadar düşmüyorsa, milli gelirin üçe, dörde katlanmasına rağmen toplumunu büyük bölümü açlık ve yoksulluk sınırının altında bir gelir ile yetinmek zorunda bırakılıyorsa o zaman ekonominin ne kadar iyi olduğu üzerinde durmanın, büyümeden söz etmek gerçekçi bir söylem olmaz. Bu gerçeği sadece ihracat rakamlarındaki artışı söyleyip, ithalattaki artışı gizleyerek gözden kaçırmak mümkün olmaz. Gelir musluklarının sadece belli bir kesime akmasını, diğerlerinin sadece seyirci olmasını istemek adalet duygusu ile bağdaşmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi