Ah Amerika, vah Ergenekon!
Geçtiğimiz günlerde iki önemli uyarı vardı. Zaman’ın manşetinden “eğer Ergenekon davası sulandırılırsa iktidar olurlar” uyarısı, diğeri ise Abdülmelik Fırat’ın düşüncesine göre “Derin devlet bitmeden PKK bitmez”. Abdülmelik Fırat, Anter cinayetiyle ilgili olarak da sadece JİTEM'in değil, PKK'nın da işin içinde olduğu görüşünde.
“PKK'nın derin devletle veya istihbaratla ilişkili olduğu” artık PKK ve DTP’liler dışında herkesin bildiği bir sır! “Apo terörü bitirirse, Apo’yu bitirirler.” Çünkü terörün kaynağı başka yerde. Apo sadece bir piyon! Bir taşeron..
Mesela ben Ahmet Türk’ün, son açıklamalarını inanarak yaptığını filan sanmıyorum.
Mumcu’nun eşi niçin CHP’li, kardeşi niçin İP’çi ise Türk de onun için DTP’lidir..
Türklerin Ergenekonu, aynı zamanda Kürtlerin Ergenekonunun da başıdır.. Kürt Ahmet’e, “Türk” soyadını veren de bu iradedir! Ergenekon iddianamesinde de PKK'nın Ergenekon tarafından yönlendirildiği bilgisi yer aldı...
Bu arada Fırat, Apo ile ilk görüşen paşanın Çevik Bir paşa olduğunu açıkladı.. Bakalım askeri ve adli yargı bu konuda bir soruşturma başlatacak mı?
3. bir haber ise karakutu Tuncay Güney’le ilgili idi. Güney’in babası da MİT’çi imiş..
Peki çık işin içinden çıkabilirsen şimdi!
Bakın Mumcu, eroin-silah takası ve PKK gerçeği ile yüzleştirildiği için öldürüldü.. Bugün herkesin bildiği “derin sır” sebebi ile öldürüldü Mumcu! Ve onu dostları öldürdü!
Son gün kendisine gelen bir fax’tan söz ediyor birileri. Son günlerdeki telefon kayıtlarına ulaşılırsa, bu işin arkasındaki karanlık perde aralanır..
Av ve avcı hikayesi yani.. Av PKK. Avcı anti terör timleri.. Avcılara av yasağı konuyor.. Seçilmiş avları birileri işaretleyip, avlanılacak alana gönderiyor, ötekisi de avlıyor. Sonra bu, Türk ve Kürt kesimlerine farklı şekillerde anlatılıyor. Yeni avlar ve yeni avcılar alınıyor kadroya.. Hani hep diyorum ya “Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor” diye.. İşte o hesap..
Yine geçen gün bir CIA ajanının hatıraları yayınlandı.. Kriz döneminde Ankara’yı vurmayı planlamışlar. Bir zamanlar da Sultanahmet’in vurulması ile ilgili bir iddia atılmıştı ortaya..
Biliyorsunuz, Kuzey Irak operasyonu sırasında bizim topraklara füzeler filan düşüyordu sık sık. Bakarsınız stratejik bir noktaya bir uçak düşer, bir başka terör saldırısı filan da olur yeri geldiğinde.. Teröristler bir anda stringer kullanmaya başlarlar, barajlara bir saldırı filan olur!
Amerika, Türkiye’deki “2. Sovyet”i tasfiye etmekte kararlı.. Bu derin sır tümü ile ortaya çıkmadan bu yapının tasfiye edilmesi gerek. Yoksa Amerika ve AB, daha doğrusu NATO ülkeleri bu işten büyük zarar görür..
Türkiye’deki bu derin kriz, AB ve ABD’yi vurabilir..
ABD bir yandan seçime giderken, öte yandan ekonomik krizle başetmeye çalışıyor. Bu arada da Türkiye’deki derin krizle uğraşıyor.
Sanıyorum, ABD için Türkiye’deki kriz, İran’dan da, Irak’tan da, Filistin’den de, Afganistan’dan da daha önemli ve daha öncelikli.
Askerlerin Bakanlar Kurulu toplantı salonunda hükümete terör brifingi vermesi önemli.. Bu konuda artık Ankara’nın bir karar vermesi gerek..
Hükümet de, asker de, Ergenekoncular da hep gerçeğin çevresinde dolaşıyor..
Bakın! Geçen zaman tehlikeyi büyütüyor.
Bu dava bu şekilde görülemez. Hâlâ tetikçilerle, operasyon timleri ile uğraşılıyor. Ergenekon davasındaki “önemli kişi” sayısı 3’ü, 5’i bulmaz. İlk 100 önemli.
Türkiye hâlâ, “irtica ve terör yalanları” ile oyalanıyor! Ve herkes kendi yanındaki Ergenekoncuya sahip çıkıyor..
Kim kimdir belli değil..
Gürbüz Çapan hakkında iddia edilenleri biliyorsunuz. Geçen gün bunların bir kısmını ben de köşeme aldım. Çapan, bu iddiaları şiddetle reddediyor.. “Ergenekon’un finansörü, PKK ile Ergenekon arasındaki irtibatı sağlayan kişi, Apo ile görüşme” iddialarını reddediyor.. Bu iddiaları dillendirenleri “müfterilik”le suçluyor. Bunlar fevri tepkiler.. Ama sanırım Çapan bildiklerini söylese, gerçek ve gerçek suçluların ortaya çıkmasına önemli katkılar sağlayacak bir kişi konumunda.. Öfkeli tepkiler değil, tanık olduğumuz gerçekleri söylemek aslında daha anlamlı ve faydalı, doğru bir yaklaşım tarzı olsa gerek.. “Cumhuriyet” ile ilişkisi bile bu açıdan önemli. Peki diğer iddialar, tutuklanma sebebi.. Her şey birbirine karışmış durumda. Elektrik parasını ödeyemeyen adamın “Ergenekon’un kasası” olduğu iddialarını da yazdım geçen gün.. Şu Okkır olayı! Kuşkusuz kasanın anahtarını elinde bulundurmak her zaman zengin olmak anlamına da gelmiyor..
Ergenekon diye bir olay var. O yoksa da Türkiye’de terörü, irticayı, faili meçhulleri, kanlı, karanlık, derin ilişkileri örgütleyen bir yapı var. Bu Ergenekon değilse hangi örgüt!? Çapan’ın kişisel kariyeri için ortaya koyduğu hassasiyeti, bu derin gerçek için de göstermesini arzu ederdim..
Bana göre, Ergenekon soruşturması siyaset, sermaye, media ve bürokrasiyi (yargı ve asker dahil) de kapsamadıkça, bu işin üstesinden gelineceğini hiç sanmıyorum.
Bu işlere birçok önemli mevkiye gelmiş kişilerin kıyısından köşesinden bulaşmış olduğunu düşünüyorum..
Bu Ergenekon işi de, “Lezzo” ve “404”e benziyor.. Tek bir marka, belli bir sektördeki tüm markaların ortak ürün adı haline geliyor..
Kibriti gözüne çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybeden adamın hali gibi, Ergenekon’u gözümüze çok yaklaştırınca arkasında derin devleti kaybediyoruz!
Şu ana kadar 4 duruşma yapıldı. Ek iddianameler hâlâ hazır değil ve tutuklamalar devam ediyor.. Ve ilk sorgulamalardan sonra sanık sayısı ikiye katlanabilir.. Bu şekilde altı ay bir güz gideriz, hâlâ işin başında olabiliriz.
Ben 29 Ekim öncesi daha vahim gelişmeler bekliyordum. Neyse ki 29 Ekim’i de kolay atlattık.. Şu kasklı tenörü biraz araştırın bakalım kimmiş beyefendi.. Neyse, Cumhuriyet korosu ile ilgili sorun da aşılmış gibi.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.