FETÖ ile mücadele ya da FETÖ temizliği bitti mi bitmedi mi?

Bu konuda rivayetler muhtelif!

Mesela Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı bakanlıkta FETÖ elemanı bırakmadıklarını açıklıyor.

Bu açıklamadan öğreniyoruz ki Milli Eğitim’de ne kadar tescilli FETÖ elemanı varsa hepsinin defteri dürülmüş.

Sonra Emniyet Genel Müdürü’nün açıklaması var.

O da genel müdürlükte ne kadar tescilli FETÖ elemanı varsa hepsinin temizlendiğini açıklıyor.

Emniyet Genel müdürü FETÖ elemanı olarak bilinenlerin temizlendiğini kripto ve canlı hücrelere operasyonların başladığını sözlerine ekliyor.

Ama bir de bakıyoruz ki İçişleri Bakanı FETÖ ile mücadelenin hâlâ devam ettiğini ileri sürerek, “Bu şartlarda OHAL niye kalksın?” diye soruyor.

Evet, iş sonunda dönüp dolaşıp olağanüstü hale yani OHAL’e geliyor! İktidar sözcüleri bir yandan iktidara gelir gelmez OHAL’i kaldırmakla övünürken bir yandan mevcut OHAL’in devamının gerektiğini iddia ediyorlar.

Yani OHAL ikiye ayrılıyor!

Bir “Bu OHAL” var, bir de “O OHAL” var! “O OHAL”in yersizliğinden ve gereksizliğinden söz edilirken “Bu OHAL”in ne kadar elzem olduğu ispatlanmaya çalışılıyor. Yani orta yerde tam bir karmaşa söz konusu!

Kim haklı kim haksız bilmek mümkün değil. Şimdi gelişmelere bakıp sonuç çıkarmaya çalışma vakti.

Eğer yakın zamanda “FETÖ elemanlarının temizlendiğini” söyleyen bürokratlar makamlarını kaybederlerse anlayacağız ki mücadele henüz bitmemiş ve devam ediyor!

Ve vakitsiz öten horozları hatırlayacağız. Onlar görevlerini sürdürüyor olurlarsa bu defa mücadelenin bitmediğini iddia edenlerin durumuna bakacağız!

Pozisyonlarını hâlâ koruyabiliyorlar mı koruyamıyorlar mı?

Malum yine “hükümet değişikliğiyle ilgili söylentiler” alıp başını gitmiş durumda!

15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızı hatırlayınca FETÖ ile mücadelenin aksatılmadan devam ettirilmesi gerektiğini söylüyoruz.

Ancak bu mücadele ile ilgili söylemlerde abartıya kaçılmaması gerektiğine de inanıyoruz.

Adamların hak ettiklerinden daha fazla önemsenmelerinin kendilerini olduklarından güçlü hissetmelerine yol açacağını düşünüyoruz.

Mahkemeler silahlı kalkışma içinde yer alanlara hak ettiği cezaları verirken mübalağadan kaçınmak gerek diyoruz.