Ya Sabır!
Bir derviş, elinde tesbih, sahrada zikrederken, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcağında. Yorgunluktan al al kızarmış kızın yanakları. Nasıl bir dervişmiş ki hemen sormuş kıza, kendini ilgilendirmediği halde:
-Nereye gidersin bu elmalarla?
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız:
-Sevdiğim çalışıyor orada, ona elma götürüyorum, demiş.
Derviş dediğin dilini tutar, sükûtu ganimet bilir, gerekmedikçe konuşmaz, elin işine dalarak mâlâyâni ile meşgul olmaz, dinine dünyasına faydası olmayanı terk eder, serseri kalmaz, gevezelik yapmaz.
Ama bu derviş üstüne vazifeymiş gibi soruvermiş merak ederek:
-Kaç tane?
Kız gayet şaşkın bir halde cevap vermiş:
-İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi hiç sayar mı?
Aldın mı cevabını derviş?
Bunun üzerine derviş elindeki tesbihi usulca atıvermiş, sevdiğine sayı ile yolladığı zikirlerden utanarak.
* * *
Yine de aferin dervişe.
Arif imiş, işaret yetmiş.
Ya biz ne yapıyoruz?
Ne yapalım, onu çok seviyoruz. Herkes de tanısın, sevsin istiyoruz. O yüzden Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimizin faziletlerini ve yüce ahlâkını sayıp dökmeye çalışıyoruz.
Buna güç yetirilir mi?
Ne mümkün?
Sedece “arife tarif gerekmez, işaret yeter” diyerek teselli buluyoruz.
* * *
Asr-ı saadette İslâm’ın hayatın içinde yaşanması açısından bize ulaşan bilgiler, ucu bucağı olmayan bir deryadır. Biz evde oturmuş bu deryadan damlalar toplamaya çalışıyoruz.
Birer damladır bunlar, ama deryadan haber verirler; kim onu küçük görebilir?
İnsanın aslı da bir damladan ibaret değil midir?
Belki evrenin kendisi de bir damla sudan yaratılmıştır.
Akıllı insanlar damlayı hakir görmezler. Küçük şeylerden büyük faydalar edinirler.
Bilirler ki atalar boşuna “damlaya damlaya göl olur” dememişlerdir.
* * *
İman ve aşkla yanan gönülleri suya kandırır mı bilemem.
Aslında bizim asıl hedefimiz onlar değil, Allah Teâlâ’yı, aziz dinini ve onu sunan Alemlere Rahmet Peygamberini muhtaç olduklarını idrak eden veya edemeyenlere bir nebze olsun tanıtmaktır.
Oturmuş, gergef gibi işlemeye çalışıyoruz. Ucu bucağı olmayan hadis deryasında, siyer deryasında yüzmeye çalışıyoruz. Bir gözümüz de Kur’an okyanusunda…
* * *
Ben ne diyorum?
Yıllar sonra ortaya çıkar belki bu sözlerin anlamı.
Ya sabır!