Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hak verdiğimiz bir değerlendirmesi var. Diyor ki: “Teröriste destek veren teröristten farksızdır.”

Amenna!

Gerçekten de kim teröriste destek veriyorsa onun teröristten farkı yoktur. O da uzak durulması gereken biridir.

Bu haklı tespitten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerine de kulak verelim mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin terör örgütü PYD/PKK’ya destek vermesini eleştirirken şöyle konuşuyor:

“60 bine yakın PYD/PKK’lı teröriste bölgeye getirme gayreti içindeler!”

PYD/PKK nedir?

Kuşkusuz terör örgütüdür!

ABD ne yapmaktadır?

Bu terör örgütüne destek vermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk tespitine dönecek olursak yani, “Teröriste destek veren teröristten farksızdır” tespitini buraya uygularsak ABD’nin verdiği destekten ötürü terörist tanımlamasını hak ettiğini görürüz.

Bu zaten bizim açımızdan bilinen bir gerçek!

Aynı gerçeğin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da bilindiğini düşünüyoruz. O zaman terörist bir ülkenin Suriye’ye düzenlediği operasyona hak vermeyi nasıl izah edeceğiz?

Tamam, Esad zalim, Esad halk düşmanı! Ama onu cezalandırmaya kalkışan da teröriste destek veren, arka çıkan dolayısıyla terörist olarak tanımlanabilecek bir isim! İşte bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Esad’ı cezalandıran Trump’un işini bitirdikten sonra yine PYD/PKK’yı desteklemeye devam etmeyecek mi?

Baksanıza Pentagon PYD/PKK’nın silahlandırılabilmesi için ABD yönetiminden para istiyor.

PYD’ye verilen silahlar doğrudan PKK’nın eline geçmiyor mu?  

Ve o silahlar ile askerlerimiz şehit edilmiyor mu?

Amerika’ya sorarsanız o silahlar “DEAŞ ile mücadele” için veriliyor! Ortada DEAŞ falan kalmadı ama Amerika aynı bayat gerekçenin ardına saklanmayı sürdürüyor. Şayet karşı çıkılacaksa, teröriste destek verene de karşı durulmalı ve onun hiçbir hareketi onaylanmamalıdır.

Teröriste karşı çıkılırken teröriste destek sağlayanların attıkları adımların “yerinde adımlar” diye hüsn-ü kabul görmemesi gerekmez mi?