Gıybet mi Zina mı Daha Kötüdür?
İnsanlar, öldürme, yaralama, alkol, uyuşturucu, zina, hırsızlık vs. suçların büyük günah olduğunu bilirler ama nedense gıybetin, dedikodunun büyük günahlardan olduğunu hakkıyla taktir edemezler. Kitaplarımızda sık geçen, “Gıybet, zinadan eşeddir” hadisi bu yüzden ilk duyanların başına balyoz gibi inmektedir ve afallayarak sormaktadır:
-Yahu gıybet bu kadar büyük mü?
-Ne zannettin ya?!
* * *
Evet, gıybet, cebir, şiddet, zorla tecavüz olmaksızın gönüllü yapılan zinadan daha şiddetli, daha zararlı bir günahtır.
Neden mi?
İsterseniz biz saymayalım, siz biraz düşünün üstünde. Öyle inanıyorum ki tek tek bulacaksınız gerekçelerini…
* * *
Cenâb-ı Hak hayatımıza yön verecek bir ayetinde buyurur ki:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi gıybet etmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz değil mi? O hâlde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul edendir; çok merhametlidir.” (Hucurât, 12)
Rasûlullah (sav) da rastladığım en sert ve öfkeli sözlerinden birinde adeta haykırır:
“Ey diliyle iman edip de kalplerine iman tam olarak yerleşmeyen kimseler! Müslümanları gıybet etmeyiniz, onların kusurlarını da araştırmayınız! Kim Müslümanların kusurlarını araştırırsa Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurlarını araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil eder.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4880; Tirmizî, Birr, 85/2032; İbn-i Kesîr, Tefsir, IV, 229)
Peygamberimizi bu kadar öfkelendiren, iman kardeşliğine en çok zarar veren, birlik ve beraberliğimizi bozan, gücümüzü ve kuvvetimizi kıran, düşmanlarımızı sevindiren birçok kötü, çok zararlı ve çok günah olan gıybeti iyi tanımamız lazımdır.
* * *
Gelin bunu onun ağzından öğrenelim:
Ebû Hüreyre (ra)’dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (sav) bir gün:
“-Biliyor musunuz, gıybet nedir?” diye sormuştu.
Ashâb-ı kirâm:
“-Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” karşılığını verdi.
Hz. Peygamber (sav):
“-Gıybet, din kardeşinden, onun hoşlanmayacağı bir şekilde bahsetmendir” buyurdu.
Yanındakilerden biri:
“-Söylediğim ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?” diye sordu.
Allah Rasûlü (sav):
“-Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin, yoksa, ona iftirâda bulundun demektir” buyurdu. (Müslim, Birr, 70; Ebu Davud, Edeb, 40/4874)
* * *
Cenâb-ı Hak kullarını, bunlar içinde de bilhassa mü’minleri çok sevdiği için onları can, mal, ırz, nâmus gibi her yönden koruma altına almış, dokunulmaz kılmıştır. Gıybeti büyük günahlar arasında zikrederek yasaklaması da bunun tezâhürlerinden biridir.
Allah Teâlâ’nın katında insanın değerine bakınız ki Cenâb-ı Hak gıybeti yasaklayarak günahkâr kulunun bile gönlünü incinmekten muhâfaza etmektedir. Demek ki nazargâh-ı ilâhi olan gönül bu kadar kıymetlidir.
Gıybetin yasak kılınmasının bundan daha mühim olan diğer bir sebebi de, onun, insanların arasını bozması, toplum hayatının en mühim esasları olan sulh, sükûn ve kardeşlik duygularını zedeleyip yok etmesidir.
Son söz; gıybet mi zina mı derken, bunu yapma bunu yap değildir kastımız. İkisini de yapma. Ama ikisi arasındaki muvazeneyi bil de birini küçük görme demektir.