M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Biraz Terbiye Biraz Edep

Biraz Terbiye Biraz Edep

BAZI muhalif yazarlar Cumhurbaşkanı hakkında tek kelimeyle TAYYİP diyorlar. Bunu terbiyeye, kibarlığa, görgüye, nezakete uygun bulmuyorum. Bir yazar elbette muhalif olabilir ama üslub-i beyanda terbiye ve nezaket sınırlarını aşmamalıdır. Şunu belirteyim ki, terbiye ve nezaket içinde de çok sert muhalefet yapılabilir, tenkit edilebilir, kınanabilir. “İşte ben koskoca Cumhurbaşkanına Tayyip diye hitap ediyorum” havaları, sahibini küçük düşüren, çok not kaybettiren şecaatlerdir. Beğenseler de, beğenmeseler de, muhalif olsalar da o zat devletin başıdır, ülkenin bir numaralı şahsiyetidir. Kendisine karşı saygılı olunmalıdır. Ona yapılan saygısızlık, yapanların notunu düşürür. Efendiler, hanımlar!.. Terbiyeli olalım, nazik olalım, kibar olalım, görgülü olalım. Muhalif olmak başka, terbiye sınırları dışına çıkmak başkadır.

**

Öfkelenen… Öfkeli iken konuşan ve yazan… Öfkeliyken karar veren herkese hitap ediyorum: Lütfen öfkeniz dininceye, sakin oluncaya, öfke esnasında uçup giden mantığınız ve sağduyunuz geri gelinceye kadar konuşmayınız, yazmayınız, karar vermeyiniz. Aksi takdirde çok zarar görür, çok kaybedersiniz. Devlete, ülkeye, halka da zarar verirsiniz.

**

Müslüman kesimin içine çok ajan, casus, provokatör (kışkırtıcı), manipülatör (yönlendirici) sızdırdılar. İnternette ararsanız haberini bulursunuz, başları örtülü sözde tesettürlü ateist kızlar varmış. Müslümanlar!.. Bunların tuzaklarına düşmeyiniz, oyunlarına gelmeyiniz.

**

Müslümanlara: Râşid bir İmam’a biat ve itaat edip, tek bir Ümmet haline gelmedikçe, şifahî bedevî kültürden yazılı medenî kültüre geçmedikçe, ortak mükemmel bir plan ve programa göre hizmet etmedikçe; kurtulamazsınız, zilletten izzete yükselemezsiniz, islamî ve şer’î manada hür olamazsınız. Hoparlörmüş, cami kaloriferi ve klimasıymış, üç şerefeli uzun minareymiş, Ramazanda bol susamlı pideymiş, cami halısıymış; bunlar sizi kurtarmaya ve yükseltmeye yetmez. İşin başı ilimdir, irfandır, bilgeliktir, ahlak ve fazilettir, kâfirlerden ve münafıklardan daha güçlü olmaktır, vasıflı Müslüman yetiştirmektir, birliktir, emr-i maruf ve nehy-i münkerdir, cihad fi sebilillahtır, nefsle yapılan büyük cihattır.

**

Kitabımızda Allah’tan sabır ve namaz ile yardım isteyiniz mealinde ayet var. Beş vakit namazı halkın yüzde doksanı terk etmiş… Birtakım İslamcılar edebiyat yapıyor. Namazı yitiren, şehvetlerine uyan bir İslam toplumu necat bulamaz, iflah olamaz. Bunu ne zaman anlayacağız?

**

Her Müslüman’ın, kendisine yetecek ve kendisini kurtaracak miktarda doğru ilmihal bilgisi edinmesi farzdır. Evet, ilmihal doğru olarak öğrenilecek. Öğrenilen bilgiler hayata uygulanacaktır. İlmihalin içinde ahlak da vardır. İslam yüksek ahlak dinidir. Müslüman ahlaklı, faziletli, edepli olmaya mecburdur. Ellerinde imkân, fırsat, hürriyet, para olduğu halde; Müslüman halka ve gençliğe ilmihal ve ahlak öğretmeyen hocalar, hocaefendiler, ağabeyler, üstadlar, şeyhler, hazretler, muhteremler büyük vebal altındadır. Her cemaat kendi ilmihalini çıkartamaz. Bütün Sünnî Müslümanlar için ortak bir ilmihal hazırlanması ve yayınlanması gerekir.

**

İslam’ı ticarete alet edenler, siz ne berbat bir ticaret yaptığınızın farkında mısınız?

**

DİKKAT: Feminist kadınlar…

**

İlmihalini, sahih Ehl-i Sünnet akaidini, fıkhı, İslam ahlakının esaslarını bilmeyen cahil kimseler tasavvuf ve tarikat deryasına açılmasınlar. Boğulurlar. Önce Şeriat, sonra tarikat.

**

Müşrikler, saldırgan İslam düşmanı kâfirler ve münafıklar necistir, pistir, pisliktir. Onların küfür ve dalalet dolu yazılarını içercesine okuyanlar, sözlerini merakla dinleyenler pislenir, burunları necasetten kurtulamaz.

**

Bir seksen boyunda, adam büyüklüğünde bir tezek böceği gördüm.

**

Cebine kocaman bir akrep koymuş olsaydın, o cihaz kadar sana zarar veremezdi.

**

İbret gözlüğümü kutusundan çıkarıp taktım. Bir sürü beyinsiz, terbiyesiz, görgüsüz, cahil, entrikacı kulisçi gördüm.

**

Ölü kardeşinin etini iştahla yiyen canavar gıybetçiler…

**

Mekke-i mükerremede birbirlerine sopalarla saldıran, göz çıkartıp kafa yaran dini bütün sofu Müslümanlar…

**

Sahte bir şeyhe intisap eden, gözü ağrıyınca baytara gidip, ondan merhem alan ve sonra kör olan kişi gibidir.

**

Şer’an ve fıkhen zekât almaya, zekât toplamaya hakları olmadığı halde alan ve toplayanlar hayduttur, eşkıyadır, canavardır.

**

Namaz kılan Müslüman bir öğrenci, tekstil mühendisliği okuduğunu, kendisine Osmanlıcanın gerekmediğini söyleyince; meclisten ayrıldım. O kafası çalışmaza laf anlatmak çok zordu, benim gücümü aşardı.

**

Büyük tanıdığı o zat, göklerde yaban kazı gibi uçup duruyormuş.

**

Sen o sahabenin aleyhinde konuşuyorsun ama Sahih-i Buharî’de, onun rivayet ettiği hadislerle ilgili bir bölüm var. Sana mı inanayım, İmam Buharî’ye mi?

**

Birine; Senden iyilik istemiyorum, dileğim, düşmanlık etmemendir.

**

Fütüvvet ahlakının temel prensibi: Kendini cümleden (herkesten) edna (aşağı) görmek…

**

Faziletli olduğunu iddia ediyorsun ve kendini çok övüyorsun. Bu işte bir terslik var. Faziletli insanlar kendilerini övmez.

**

Allah rahmet eylesin, merhum Muallim Mahir İz üstada, 1952’den 1969’a kadar on yedi sene mülaki oldum, çok sohbetinde bulundum, çok ekmeğini tuzunu yedim, çayını içtim. Rahmetli, Ankara Siyasalda okuduğum yıllarda bendenize mektuplar gönderdi. Bu on yedi sene zarfında, bir kere bile hem baba, hem anne tarafından seyyid olduğunu söylemedi. Bunu sonradan öğrendim. Bir kere bile gıybet ettiğini görmedim.

**

Gerçek velilere, gerçek şeyhlere, rasih ve muslih ulemaya, salih kimselere; hürmet eden, onların sohbetinde bulunan, nasihatlerini dinleyen ve tutan Müslümanlar çok feyizlere nail olur, çok büyük mânevî ticaretler yapar.

**

Kafa tasının içinde akıl olmayan o herif iflah olmaz. Çünkü aklının yarısı işkembesinde, diğer yarısı apış arasındadır.

**

Bin kere yazsam azdır: İlk çağ büyüklerinden Süleyman Daranî hazretleri, “Bütün insanlar beni kötülemekte birleşseler, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler” buyurmuş.

**

Işıklar içindeki Titanic, gecenin karanlığında suları yara yara hızla ilerliyor. Yemek salonlarında nefis leziz lüks yemekler yeniyor, Orkestralar çalıyor, çiftler dans ediyor, yeşil çuha kaplı masalarda kumar oynanıyor. Fraklı smokinli erkekler, dekolte tuvaletli kadınlar, mösyöler, madamlar, dükler, kontlar, markiler… Gemi ihtişam lüks ve şaşaadan yıkılıyor.  Dev transatlantiğin ilk ve son seferidir bu. “Bu gemiyi Allah bile batıramaz” diyen sersem beyinsiz kimdi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi