İlk soru “Suriye meselesi ne zaman çözülür?” olmalı. Cevabı zor değil: Türkiye müşkil bir duruma düştüğü zaman!

Suriye iç savaşının sürmesi ABD’nin istemediği bir şey değildir. Çünkü İsrail’in güvenliği açısından bu savaş müthiş bir fırsattır ve sürdürülmesi gerekir. Eğer Türkiye’nin bölgeyi etkileme gücü ortadan kaldırılabilir veya sınırlanabilirse, bu savaş gereksiz hale gelir. İşte o zaman biter!

Bir gün bu ihtimale yaklaşılabilirse... O gün elbette sadece bizim için değil, bütün İslâm dünyası için de bir felaket olacaktır.

ABD Türkiye’nin bölgedeki tesirini İsrail’in güvenliği açısından tehdit olarak algılıyor. Çünkü er geç iki bölge gücü Türkiye ile İsrail karşı karşıya gelecek. Arap ülkelerinin bir araya gelip İsrail’e kafa tutması ihtimali geçmişte yoktu, şimdi sıfır.

Mısır darbelerle İsrailci cephedeki yerini aldı...

Suudiler asırlardır oynadığı rolü oynamaya devam ediyor. Onlar İslâm dünyasının bir güç oluşturmasını değil, İslâm dünyasındaki güç merkezlerini hedef alır. Kendiliğinden mi?

Suudiler iki asır önce İngiliz aklının peşinde Osmanlı düşmanı siyasetlerini belirginleştirdiler. İlk hedef, Osmanlı kontrolündeki Hicaz bölgesini ele geçirmekti. Çünkü Osmanlı Devleti’nin İslâm dünyasındaki tesiri böylece kırılabilirdi. Bunu kısa süreliğine başardılar. Mekke ve Medine’yi yağmaladılar, yakıp yıktılar.

Osmanlı merkezi Mısır valisini Suudileri tedib için görevlendirdi. Suudiler işgal ettikleri bölglerden sürüldüler, o zamanki Suudi emiri de yargılanmak üzere İstanbul’a gönderildi. Osmanlı adaleti Suudi emirini Peygamber efendimizin kabrini yağmalamak suçundan idamla cezalandırdı!

O günden bugüne Suudilerin rolünde bir değişiklik olmadı. İngilizler Osmanlıya karşı isyan ettirerek kullandıkları Hüseyin’in burnunun büydüğünü görünce, Suudileri onun üzerine salarak Hicaz bölgesine sahip olmalarını sağladılar.

Bu gün hâlâ o statü devam ediyor.

“Bugün İslâm dünyasında İsral’in en büyük dostu hangi devlettir?” denirse, bunun cevabı Suudi Arabistan’dır. İsrail Suudi imamları tarafından takdis edildi desek, asla hilaf-ı hakikat bir şey söylemiş olmayız.

Şimdi ABD’nin kontrolünde Türkiye karşıtı cephenin önünde Suudi Arabistan var. Çünkü ABD siyaseti bunu gerektiriyor. ABD için mesele İsrail’in güvenliği ise, gerisi teferruattır.

ABD neden Türkiye ile köklü ittifakına rağmen Türkiye sınırına terör örgütünün yuvalanmasına cevaz verdi?

Cevap: İsrail’in sınırlarını korumak için!

Ne demek sana ait olmayan bir ülkede sınır gücü oluşturmak? Ve bu gücü “müttefik” Türkiye’ye karşı oluşturmak?

Bu, Türkiye ABD düşmanı değilse bile, ABD Türkiye’nin düşmanı demek. Demek ki, Türkiye’nin sınır aşan tesiri böylece önlenmek istiyor. Türkiye’ye karşı Kürtleri kullanma projesinden vazgeçileceğe benziyor. Çünkü ABD’nin terör örgütü marifetiyle kurmak istediği tampon bölge projesi fiilen çöktü. Şimdi bunu daha kabul edilir şekilde sürdürmek istiyorlar. Yeni çözüm “Arap gücü!”

Arap ülkelerinden, muhtemelen çoğu Mısır’dan Suudi Arabistan’dan tevşirilen askerler Türkiye sınırlarına yerleştirilecek. Arap dünyasına da şu mesaj verilecek: “Türkiye’nin Arap topraklarında gözü ver, bunu önleyeceğiz!”

Bu salakça iddialar Arap âleminde revaç bulur mu?

Asla bulmaz diyememeyiz.

Arapların şu soruya doğru cevap vermeleri gerekiyor: “Amerika gerçekten Arap topraklarını korumak için mi bunu yapıyor?”

Az buçuk düşünen bir Allah’ın kulu bunun böyle olmadığını bilir.

Asıl korunmak istenen İsrail’dir. Amerikan projesinin öyle veya böyle Türkiye’ye durdurmak üzerine kurulduğu şüphe götürmez şekilde ortaya çıkıyor.

Araplar “ABD’nin askeri olmayız!” diyebilecekler mi?

Bunu söyleyebildikleri gün dünya başka bir dünya olur, İslâm âlemi gerçek gücünü idrak eder.