Tavrımız budur
İnsanların zaman içinde fikirleri, düşünce yapıları değişebilir. Bunu kusur olarak göremeyiz.
Kişisel tecrübeleri, tanıklıkları ve başka birçok şey, onu “meğer hepsi yalanmış” noktasına getirebilir. Hepimizin hayatında böyle anlar ve kararlar yok mudur? Mutlaka vardır.
Dün şunun faydalı olduğunu düşünürsün, bugün bunun. İyi bildiğin kötü, olumsuz sandığın olumlu çıkabilir.
Hata da yapılabilir. Nihayetinde insandan bahsediyoruz. Zaten yanlış yaptığımız için dünyada değil miyiz?
Menfaatine dokunulduğu için başka bir şeye dönüşenleri görüyor, biliyor ve tanıyoruz. Fakat konumuzun dışındalar.Kendi halindeki doğal değişimleri bile menfaatle açıklayanlar oluyor. Bu suçlayıcı dili insanî ve ahlâkî bulmuyoruz.
Fedakârlığın ne olduğunu bilmeyen, onu anlayamaz. Bulunduğu ortama göre renk alanlar, samimi insanların derinliğini kavrayamaz. Kendisinden başkasına ilgi duymayanlar, dava denildiğinde alaysı bir ifadeye bürünür.
Gönlümüz nasılsa, gözümüz de öyledir. İçeride ne varsa, dışarıya bakınca onu görürüz.
***
Biz ‘dava’ derken bir partiyi yahut siyasi lideri değil, inancımızla beraber milleti ve ümmeti kastediyoruz. Bazı konularda elbette yanılabiliriz. Yanılmak, denemiş olmak anlamına da gelir.
Tutku yapıcıdır, hırs yıkıcıdır. Bu hakikati ölçü kabul edersek, kim nerede duruyor, anlamakta zorlanmayız.
Din aydınlık, kin karanlık demektir. İşlere, ilişkilere ve belli belirsiz ittifaklara bu pencereden bakabiliriz.
***
Ülkemizin son yılları hayli sıkıntılı geçti. Yorulduk, üzüldük, şaşırdık ama şaşmadık.
Başımıza gelenler belli. Kalkışma girişimleri, kanlı darbe teşebbüsü, sınırlarımızda yaşanan tehlikeli gelişmeler ve terör tehdidi. Bu konulardaki duruşumuz ve hassasiyetimiz, devleti yönetenlerle aynı çizgide olmuştur. Öte yandan sorunlar söylenmiş, eksiklik yazılmıştır.
Karşılıklı olarak oluşturulan bir iklim var. Her şeyi zorlaştıran, sosyal hayatı kördüğüm haline getiren bir ortam bu.
Herhangi bir konuda cumhurbaşkanı veya hükümetle hemfikir olursanız eğer, hemen “yandaş” damgası yiyorsunuz. Havuzun kalemi, sarayın askeri ve daha değişik yaftalar.
Aynı abartılı dilin buralarda da hüküm sürdüğünü söylemek gerekiyor. Her yeni oluşumu kökü dışarda bir proje olarak görmek, muhalefet ile ihanet kavramlarını sıklıkla aynı cümle içinde kullanmak vs.
Peki, gerçek hainler ne durumda? Millete ve memlekete ihanet etmiş sayısız kimseyi adalet arayan mazluma dönüştürdüler. Böyle bir girişimin ve gidişatın içindeyiz.
***
Tavrımız budur: İktidar partisi üzerinden yahut bir kişi yüzünden devlet düşmanlığı yapamayız. Ayrıca kimseyi kendimiz gibi olmaya, düşünmeye, konuşmaya zorlayamayız.
Son olarak: Siyasî veya ticarî, fırsatçılık asla iyi bir şey değildir. Millet nezdinde hoş karşılanmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.