Cana Kıymak Haramdır
İnsan dünyada emanet bir can taşımaktadır. Bir imtihan geçirmekte olduğu şu dünya hayatında diğer hemcinsleriyle beraber yaşamak mecburiyetinde olan insan, bu hayat sürerken hakikatte kendisinin olmayan canına da, başkalarının canlarına da zarar veremez.
Zaten toplum içinde yaşamak, canların, malların, akılların, ırzların, nesillerin ve dinlerin korunmasını gerektiren her türlü tedbirin alınmasını gerektirir. Din bir yerde bunun için vardır. “Din muameledir” hadisi bunu anlatır. Devlet bunun için vardır. Kendisinin veya başkasının canına kıyanlar, nasıl dindar olabilirler?
* * *
Cana kıymayı haram sayan dinimiz, bunu önlemek için çok ibretli ve faydalı bir kanun koymuştur: kısas. Kısasta hayat vardır. Aklı olan bunu görür.
Bunu anlamayan laikçiler, yürütmedeki yöneticiler, yasamadaki kanun koyucular, yargıdaki hukukçular, düşünmeden kısas aleyhinde konuşurlar. Fakat kendilerine karşı yapılan bir cinayette “kanları yerde kalmayacak” diye tehdit etmekten de vazgeçemezler.
Ne demek bu?
Kısas değil mi bu?
Öyleyse kendini inkar niye?
Hiç şüphesiz onları böyle konuşturan fıtratın ta kendisidir.
* * *
Konuyla ilgili ayet şöyledir:
“Ey iman edenler! Öldürülen kimseler hakkında size kısas farz kılındı. Hür hür ile, köle köle ile, dişi dişi ile kısas olunur. Ama kim, maktûlün velisi tarafından affedilirse kısas düşer. Bundan sonra, diyeti ona güzel bir şekilde ve tam olarak ödemek gerekir. Bu esneklik Rabbiniz tarafından bir kolaylık ve lütuftur. Artık kim bundan sonra karşıdakinin hakkına tecavüz ederse, Ona son derece acı bir azap vardır. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Böylece korunmayı umabilirsiniz.”(Bakara, 178-179.)
Kısas hakkında çok şey söylenebilir. Ama ne gerek! Biz bir iki söz daha söyleyelim. Lakin gelecek yazıda inşallah.