Malı Koruma Dinin Emridir
Önce bir ilkeyi paylaşalım: Helal ve haram kılma yetkisi sadece Allah Teâlâ’ya aittir. Peygamberimizin de kanun koyma, hüküm verme yetkisi vardır. Ama Allah Teâlâ’nın kendisine verdiği bir yetki iledir bu. Doğrudan değil, dolaylıdır. Peygamberlerin ve son peygamberin bu konudaki ifadeleri Allah'ın iradesini kullarına bildirmek ve açıklamaktan ibarettir.
* * *
Buradan iki önemli ilkeye ulaşırız: İlki, insanın bilmediği konularda “şu helal, bu haram” demesi çok çirkindir ve tehlikelidir. Çünkü İslam Allah Teâlâ’nın dinidir. Biricik hak ve geçerli dini.
Bilmemiz gereken ikinci ilke, Allah Teâlâ hükmünü verirken, kanununu koyarken insanın fayda ve zararını esas almıştır. Kendisi için değil, insan içindir. Bu büyük bir merhamettir. Bunu ancak nankör kâfir görmezlikten gelebilir.
* * *
“Eşyada asıl olan ibahadır” hükmü mal konusunda bizde temel bir kuraldır. Allah Teala yerde ve göklerde bulunan her şeyi insanların istifadesine sunmuştur. Bu geniş istifadeden çok az bir kısmı haram kılınarak yasaklanmıştır. Bu yüzden haram gayet azdır, helal ise sayılamayacak kadar fazladır, çoktur.
Allah Teâlâ’nın yerleri ve gökleri bizim istifademiz için yarattığını biliyoruz. Hava, su, güneş ışığı, tuz, bazı enerji kaynakları gibi bunlardan bazılarından ortaklaşa faydalanırız. Bazıları da şahsi mülkümüz olur. Evimiz, bağ ve bahçemiz, arabamız, yiyecek ve giyeceklerimiz gibi.
* * *
Bu şahsi mallarımızı haramlardan uzak, helal yollarla kazanmamız gerekir. İslam’da ibadetlerin başı helal kazançtır.
Helal kazancın çok çeşitli edinme yolları vardır. Doğrusu onları böyle gazete köşelerinde anlatma yerine, kitaplarda anlatmayı daha faydalı görürüz. Okuyucu da dininin kanunlarını ve hikmetlerini kaynaklarıyla birlikte yazan ilmi kitaplardan okumalıdır. O yüzden burada bunları yazmayı fazlalık görüyoruz.
* * *
Ancak şuna dikkat çekebiliriz. Malum, “Din muameledir”. Bunu derken, özellikle de kazanç yollarının temiz olmasını kastederiz. Kazancı haram olanın Allah Teâlâ ile arası açık olduğu gibi, kullar ile de arası açıktır. Toplumdaki bütün huzursuzluklar, kavgalar ve cinayetler, hatta devletler arasındaki savaşlar bile daha çok bu yüzden çıkar.
Bu açıdan konu çok önemlidir. Biz de İslam dini, tarihi ve medeniyeti hakkında yazdığımıza göre, burada bu konuda bir özet sunmamız yadırganmaz. Biz de faydalı olur umuduyla bunu yapalım.
Ama bu yazıda ilkelerden bahsettik, kanunları da gelecek yazıda diyelim inşallah.