D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Balkanlarda Osmanlı’nın en büyük düşmanı kim?

Balkanlarda Osmanlı’nın en büyük düşmanı kim?

Düşmanlığı geriye götürmüyoruz, bugünkü düşmanlardan söz ediyoruz.

Balkanlardaki Osmanlı varlığı tarihe şahitlik ediyor; müslüman Balkanlar Osmanlı eseri. Bu eserler ortadan kaldırılırsa, müslüman varlığının kökleri kurutulur. Balkan coğrafyasındaki belli başlı şehirler Osmanlı döneminde ortaya çıktı. Osmanlı yapıcılığı birçok yerleşme merkezini şehirleştirdi. Bu yüzden Balkanlarda yolunuz nereden geçse Osmanlı eserleri ile karşılaşırsınız.

Balkanlardaki Osmanlı varlığı sürekli tehdit altında. Yüz küsur yıldır yakılan, yıkılan, yağmalanan eserlere rağmen Osmanlı görünürlüğü ortadan kaldırılamadı. Yıkıcılar yönünden en rahatsız edici hal, bu eserlerin sonra yapılanlardan güzel olmaya devam etmeleri. Küçük de olsalar güzeller; sonradan yapılanlar büyük, iri ve ihtişamlı da olsalar estetikten yoksunlar, hatta bazıları gerçek anlamda çirkin!

Osmanlı eserlerine düşmanlık güzelliğe düşmanlık aynı zamanda!

Selanikte Osmanlı eseri neredeyse kalmamış. Koca Selanik’te açık bir cami yok! Çoğu ortadan kaldırılmış, her nasılsa yıkılmayanlar da başka maksatlarla kullanılıyor. Selaniğe gidenler Beyaz Kule ile resim çektiriyorlar. Ona bir kimlik isnad edilemiyor. Esasında o Osmanlının Kızıl Kulesi. Yunan kompleksi Osmanlı eserini vaftiz ederek hırıstiyanlaştırmış! Badana yaparak beyaz kuleye dönüştürmüş! Asla mizah yapmıyoruz. Badana döküldükçe asıl renk ortaya çıkıyor!

Sultan Abdülhamid’in çeşmesi de onun eseri olduğu anlaşılamıyacak şekle sokularak varlığını sürdürüyor.

Bulgaristan’da onca tahribata rağmen bazı Osmanlı yapıları var ki, ne yapılsa tarihe şahitlik ediyor.

Osmanlı eserlerinin Makedonya’da ve Kosova’da daha güvende olduğunu söyleyebiliriz. Makedonya yönetimi müslüman nüfusun ağırlığı yüzünden fazla yıkım yapamıyor, fakat örtme-gizleme faaliyetlerine hız veriyor. Kosova’da müslüman nüfus yüzde doksanın üzerinde. Dolayısıyla güzelliğin devamı mümkün oluyor.

Kosova’ya giden bir müslüman elbette ilk önce Meşhed-i Hüdavendigâr’ı yani Sultan Murad’ın kabrini ziyaret etmek ister. Balkanların müslüman varlığı için onun Kosova zaferi dönüm noktası. Osmanlının üçüncü hükümdarı 1. Murat bu ovada Sırpların öncülüğündeki haçlı ordusunu kendi ordusunun neredeyse iki katı olmasına rağmen mağlub etti. Bu arada Osmanlı ordusunun terkibinde batı Anadoludaki beyliklere ait askerler yanında hıristiyan askerler de var. Bunların içinde bazı Bulgar prensleri ve Marko Kraliyeviç isimli maruf bir şahsiyet de bulunuyor.

Sultan Murad, Balkanlarda âdil ve insanî bir nizamın tesisi için halis niyetle savaşıyor. Zafer müyesser olduktan sonra, harb sahasını gezen Murad Han bir Sırp fedasinin saldırısı sonucu şehid oluyor. O yüzden ona “Şah-ı şehid” deniliyor.

Onun iç organlarının defnedildiği Kosova sahrasındaki mütevazı türbesi ziyaretgâh olmaz mı? Aslında bu yapı bir türbe değil, tarihe şahitlik eden bir anıt! Müslümanlar bu şehid hükümdarı ziyaret ederek mühim bir tarihi vak’ayı yad ederler. Sultan Murad’ın savaş öncesi yaptığı söylenen dua onun halis niyetini ortaya koyuyor:

“Ey ilâhî! Seyyidî! Mevlâyî!. Bunca kerre hazretinde duâmı kabul ettin. Beni mahrum etmedin. Gene benim duâmı kabul eyle! Bir yağmur verip, bu zulümâtı ve gubârı (tozu) def edip âlemi nûrânî (aydınlık) kıl, tâ ki kâfir leşkerini (askerini) rahat görüp, yüz yüze ceng edelim! Yâ ilâhi! Mülk ve kul senindir. Sen kime istersen verirsin. Ben dahî bir âciz kulunum. Benim fikrimi ve esrarımı sen bilirsin. Mülk ve mal benim maksadım değildir. Hemen hâlis ve muhlis senin rızânı isterim. Yâ Râb! Beni bu müslümanlara kurban eyle! Tek bu mü’minleri küffâr elinde mağlûb edip helâk eyleme! Yâ ilâhî! Bunca nüfûsun katline beni sebep eyleme! Bunları mansur ve muzaffer eyle! Bunlar için ben canımı kurban ederim. Tek sen kabul eyle! Asâkir-i İslâm için teslîm-i ruha razıyım. Tek bu mü’minler ruhuna benim ruhumu feda kıl! Evvel beni gâzi kıldın, âhir şehâdet rûzî (nasîb) kıl! Âmîn!”

Meşhed-i Hüdavendigâr son yıllarda elden geçirildi, onarıldı. Sultan Abdülhamid’in yaptırdığ bina da bir tanıtım merkezine dönüştürüldü. Bu ziyaretimizde avlu kapısından dışarı çıktığımızda lüks bir arabada bir takım kara sakallı menhus adamların beklediğini gördük. Ellerinde broşürler; tabiî türkçe değil, buraya gelen Türkler bu müptezellere itibar etmez. Arnavutça broşürlerle türbeye gidenleri caydırmaya çalışıyorlar. Bu vahhabî-suudî alçakları iki asırdır İngilizlerin, şimdi ABD’nin emelleri doğrultusunda müslümanları ifsad gayretine düştüler. Türbe ziyaretinin şirk olduğunu iddia ediyorlar. Sizin kafayla ziyaret edilirse şirk olur. Halis müslümanlar böyle türbeleri büyük bir hatırayı yad için ziyaret ederler. Tarih şuurlarını teyid ederler. Bu vahhabî sapkınları Amerika’nın bu bölgede yapmak istediklerine yardımcı oluyorlar. Osmanlı izlerini silmeye çalışıyorlar. Mezarlıkları, türbeleri ve umumen Osmanlı eserlerini yok etmek için mesai sarfediyorlar. Suudi rejimi Suriyeli mazlum muhacirlere vermediği paraları burada Osmanlı, yani islam mührünü silmek için harcıyor. Bunların Osmanlı düşmanlığı hıristiyan balkan kavimlerinden daha zararlı. Çünkü sûreti hakdan görünerek bunu yapıyorlar.

Bre gafiller! Osmanlı damgasını silince ne yapacaksınız? Ben söyleyeyim: “Madein USA” yazacaksınız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi