Gençlere Öğütler
Müslüman gençlere: Olgun, ağır, ciddî olunuz… Size hoppalık, züppelik, şımarıklık, yılışıklık, cıvıklık, hafiflik, hercai meşreblik yakışmaz… Hem sahih/doğru din bilgisine ve kültürüne; hem de geniş genel kültüre sahip olunuz… Erkek iseniz küçük beyefendi, kız iseniz küçük hanımefendi olunuz… Eski İstanbul görgü, ahlak, kültür, nezaket, kibarlık, mürüvvet, fütüvvet, inceliğine sahip olunuz… Cep telefonu bağımlısı ve delisi olmayınız… Cemaatçilik tarikatçılık holiganlığı yapmayınız… Hiçbir konuda fetişist olmayınız… Tam ihtida ediniz, yarı mühtedi kalmayınız… Faydalı kitaplar, yazılar okuyunuz… Hiç yalan söylemeyiniz… Dedikodu, gıybet, zevzeklik etmeyiniz… Terbiyeli ve edepli olunuz… Allah ile olan bütün işlerinizde ihlâslı olunuz. Âdil ve insaflı olunuz… Hikmet sahibi olunuz… Sanat, güzellik, estetik boyutuna sahip olunuz… Bir şeyhe, ağabeye, üstada bağlı iseniz onu uçurmayınız, gökten yere indiriniz… Faziletlerinizi düşmanlarınız ve karşıtlarınız bile kabul etsin… Nefsinizle, benliğinizle mücadele ediniz…
Önemlidir: Cebinizde güzel bir dolmakalem ve cep defteri bulunsun… El yazınız çok düzgün ve güzel olsun (internetten, bir güzel yazı kaligrafi sitesi bulun ve yazınızı güzelleştirin)… Sofrada yemek artığı ve ekmek parçası bırakıp çöpe gitmesine sebep olmayın… Parayı, malı çok sevmeyin… Marka fetişisti olmayın… Büyüklere saygılı, küçüklere şefkatli olun… Girişimci olun, ileride imkân bulursanız kendi işinizi kurun… Japonlardan daha kibar olun… Almanlardan daha çalışkan olun… Singapur Çinlilerinden daha akıllı olun…
***
Türkiye’mizi bir Amazonlar (Feministler) Cumhuriyeti haline getirmek istiyorlar. Bu hususa okuyucularımın dikkatlerini çekiyorum.
***
Üçüncü dünya savaşı bu yıl patlayabilir… Patlayacak demedim, patlayabilir dedim. Kul olarak, beşer olarak ne gibi maddî ve manevî tedbirler alabileceksek alalım, gaflet içinde yan gelip yatmayalım.
***
Ufuktaki simsiyah savaş bulutlarını görebilmek için firaset gözlüğünü takmak gerekir.
***
Oruç tutanlara: Cenab-ı Hak oruçlarınızı kabul etsin… Tutmayan Müslümanlara: Cenab-ı Hak size de oruç tutmayı nasip etsin…
***
Tuttuğu oruç, kıldığı namaz kendisini ucba, gurur ve kibre düşüren kimseye: Sana yazıklar olsun!..Ucb ibadeti ibtal eder. Beyinsizliği bırak, ihlâslı ve mütevazı ol.
***
Bir gurmeye: Geçen Ramazanda beş kilo almıştın, bu Ramazanda bakalım kaç kilo alacaksın?
***
Ramazanda kilo verenleri tebrik ediyorum.
***
Kural: Bir sofrada yemek ve katık yetersizse, doymak için ne yapmalı?.. Bol ekmek yemeli… Küçük lokmalar etmeli… Başında ve arasında Besmele çekmeli… Az yemeğin bereketlenmesi, çoğalması mümkündür.
***
İftar sofrasında aşırı şekilde tıkınan, sözde dindar ve sofu kimseye: Mülteci kamplarında yarı aç yarı tok sefalet içinde yaşayan bir milyon Arakan Müslümanını düşünüp onlara acısaydın iştahın kapanırdı ve Müslüman gibi yemek yerdin.
***
Bir gence: Nasıl Adam Olunur başlıklı yazımı çok dikkat ile iki üç defa okumanı tavsiye ediyorum.
***
Doktor beyefendiye: Dostluğumuz yeterlidir. Ayrıca hastanız olmak istemem.
***
Trafik sıkışıklığında, deliler gibi korna çalan dengesize: Tavuk kadar aklın olsaydı, korna çalmakla trafiğin açılmayacağını, açılamayacağını idrak eder ve ses kirliliğine sebep olarak insanları rahatsız etmezdin.
***
Kur’an ve mevlid tilaveti esnasında hiç aralıksız telefonuna bakan, haber ve mesaj okuyan, internette gezinen gence: Kendini telefon bağımlığından kurtar.
***
Makarna pişirenlere: Makarnanın suyunu lavaboya, kanalizasyona dökmeyeniz. Nimettir, günahtır. Bu su ile çorba yapabilir, yemeklere ilave edebilirsiniz.
***
Orucun en büyük sırrı ve fazileti, nefs-i emmare ile mücadele ettirmesi, çile çektirmesidir. Bu çile olgunlaştırır, güçlendirir.
***
Oruçluya en yakışmayan şey, öfkelenmektir.
***
Faziletliler Kulübü Başkanlığına: Lütufkâr iftar davetnamenizi aldım, fakiri taltif bulurmuşsunuz, minnettarım çok teşekkür ediyorum. Bendeniz faziletli olmadığım için katılamayacağımı arz eder, iki ellerinizden öperek hürmet ve selamlarımı sunarım efendim.
***
Hazret-i Âdem’den bu güne kadar gelip geçmiş bütün mü’minlerin ruhlarına ihlâs ile bir Fatiha okuyanı, bir de Resulullah Efendimize (Salât ve selam olsun ona) salâvat getireni, AllahüTealaafv ve mağfiret buyursun.
***
Gençlere: Yazılarımda, şimdiye kadar işitmediğiniz kelimeler, ıstılahlar olabilir. Bunların manalarını öğrenirseniz Türkçenizi geliştirmiş olursunuz. Cumhuriyetten sonra, Müslümanları dilsiz etmek için lisan konusunda iki devrim yapıldı: Alfabe devrimi ve dilde sadelik devrimi. Bunlar yüzünden büyük bir kopukluk oluştu. Yeni nesiller, 1928’den önce yazılmış ve basılmış kitapları okuyamıyor; okumayı öğrenenler ise manalarını tam anlayamıyor. Bir kazada beyni zedelenip lisanını yitiren kimse ne ise, millî zengin edebî dilini yitiren toplum da öyledir. İradeli Müslüman gençler mutlaka Osmanlıca öğrenmeli ve bundan yüz elli sene önceki zengin Türkçeyi bilmeli, anlamalıdır. Bu iradeye sahip olmayan tembeller ciddî insanlar değildir. Onlardan köy olmaz, kasaba olmaz. Evet, sevgili gençler, mesleğimiz mühendislik, tıp, tarım, nükleer fizik, sismoloji de olsa mutlaka Osmanlıca öğrenelim, zengin edebî Türkçeye vakıf olalım. Bunun ideal ölçüsü şudur: Özel notlarımızı Osmanlıca yazabilmeliyiz. Bu bir ütopya demesin kimse. Zamanımızda Yazıcı Nurcular (Hayrat Vakfı) cemaatine mensup nice genç bu dereceye erişmiştir. Kendilerini tebrik ediyor ve bütün Müslüman gençleri Türkçe konusunda böyle başarılı, muktedir, azimli olmaya teşvik ediyorum.
***
Yukarıdaki maddenin devamıdır: Her gün on yeni kelime ve terim öğrenelim. Bu niyete, bunun iradesine, azmine, cehdine, hırsına sahip olalım. İhmal edersek cahil kalırız. Örnek olarak şunları veriyorum: Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti… Mutasarrıf… Meclis-i Meşâyih… Şûra-i Devlet… Hariciye Nezareti… Selamlık Resm-i Âlisi… Kazasker… Kethüda… Paris Sefir-i Kebiri Münir Paşa’nın Halilesi… Hisbe teşkilatı… Fütüvvet ahlakı… Yaver-i Hazret-i Şehriyarî… Şe’niyet… Mâder… Duhter… Kerime… Tıfl… Herzegû… Yâvegû… Hezarfen… (Üç yıl boyunca her gün on yeni kelime ve terim öğrenirseniz, bunları ileride unutmamak şartıyla, zengin Türkçeye merdiven dayamış olursunuz. Lütfen zihin tembeli olmayalım, öğrenelim, terakki edelim…)
***
Okumuş bir Müslüman için en ayıp şey, hep aynı yerde otlamaktır. Bunu merada dolaşan hayvanlar, inekler koyunlar bile yapmıyor, dolaşarak otluyor. Resulullah Efendimiz, “İki günü birbirine eşit olan zarardadır” buyuruyor. Her yeni günümüz, öncekinden ileri olmalıdır. İlimde, kültürde, ahlakta, ibadette, hayırlı işler işlemekte, vatanımıza hizmet etmekte, insanlara faydalı olmakta, yardımda, paylaşmakta… Aynı yerde çakılıp kalmayalım… Daha bilgili, daha kültürlü, daha faziletli, daha ahlaklı, daha güzel olalım.
***
AllahüTealadan yardım istiyorsan, sen önce kendine yardım et. Kur’an-ı Kerim’de, “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyiniz” mealinde ayet var. Sabr ederek, dosdoğru namaz kılarak, oruç tutarak, doğru dürüst zekât ve sadaka vererek, ilmimizi ve kültürümüzü çoğaltarak, İslam’ın salih ameller dediği her türlü iyi ve güzel işleri yaparak, günahlardan uzak durarak, mü’minleri severek, ihlâslı ve âdil olarak, râsih ulemaya fukahaya mürşitlere bağlanarak, nefs-i emmaremizi kötüleyip dizginleyerek…