Adaletimiz ibadet, ibadetimiz adalettir.

Beş vakit namazını kılanlar, Cuma’dan Cuma’ya namaz kılanlar, bu namazları, Allah’ın emri olduğu için kılarlar.

Her Cuma hutbesinin ardından okunan bir ayette Rabbimiz: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya vermeyi emreder, fuhşiyatı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. Öğüt alasınız diye size öğüt verir” (Nahl süresi ayet 16/90) buyurmaktadır.

Namazımız, orucumuz nasıl Allah’ın emri ise adil olmak ve adaletle davranmak da Rabbimizin emirlerindendir.

Senede bir ay Ramazan orucu tutanlar, Kur’an’da bir defa emredildiği için oruç tutarlar.

Adil olunuz, adaletle hükmediniz diye verilen emirler onun üzerindedir.

Adil insanların adaletinin sevabını rakamlarla bildirmez Rabbimiz ayetinde ve şöyle haber verir: “…Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Şüphesiz Allah adaletle hükmedenleri sever” (Maide süresi ayet 5/42, Hucurat, 49/9, Mümtehıne 60/8).

Biz, sevaplarla Rabbin sevgisini kazanmaya çalışırız.

Adaletle, doğrudan Allah’ın sevgili kulları arasına gireriz.

Yalnız dikkat edelim, adalet, evin beyinin adaleti veya hanımının adaleti değil. Beyi de hanımı da yaratan Rabbimizin adaletidir.

Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in adalet ayarı değil, bütün insanları yaratanın adaletidir.

İçki sofrasına besmele çekerek yani “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başlamak yasaklanmıştır.

Rabbimize baş kaldıran, dünya halkına zulmeden beş devletin adaletine göre dünyaya nizam vermek için masaya otururken besmele çekmek de öyledir.

Ramazan ayı boyunca bir ay ülkenin tamamında suç oranları en aza inermiş.

Neden? Rabbimizin bir tek oruç emri cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı ve sade vatandaş tarafından, topluca yerine getirildiği vakit bir ay insanlar can, namus, mal güvenliği altında yaşıyorlar.

Bayramdan sonra suçlar kaldığı yerden devam ediyor.

Hâlbuki Rabbin bütün emirleri toplumun bütün fertleri tarafından eğitimde, adalette, sağlıkta, yeme ve içmede sağlansa 365 gün insanlar bir ismi de el-Mü’min olan Rabbimizin güvenliği altına girecekler.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin himayesinden bütün milletleri ve insanları yaratanın güvenliğine dönüş yapmalı.

Rabbimizin adaletine uygun hareket eden bir insanın bir saati, altmış yıl nafile ibadet etmekten hayırlı olduğunu haber verir sevgili peygamberimiz: “Ebu Hüreyre, bir saatlik adalet, gecesi nafile namazla, gündüzü nafile oruçla geçen altmış yıllık ibadetten daha hayırlıdır” (Isbahani, et-terğıb ve et-Terhib, Hadis no 2178).

Adalet denince hemen aklımıza adalet sarayları gelmesin.

Evde adalet, eşe, anneye, babaya, çocuklara adalet. Kız ile erkek çocuğu ayırmadan adalet.

Çocuklardan birini dizine oturturken öbürünü uzaktan baktırmadan adalet.

Mahkemede suçlu ile suçsuza konuşurken kelimelerin tonunda adalet.

Birinin yüzüne gülerken öbürünün yüzüne ekşimeden adalet.

Bütün bunlar, namaz gibi, oruç gibi, hac gibi emirlerdir.

Rabbimizin bütün emirleri yerine getirilirse, herkes adaletin havasını eşit şekilde almaya başlarsa suçlar azalır, güven duygusu artar, her yerde Ramazan ayında olduğu gibi halk harekâtı Hakkın istediği hale dönüşür ve kimse adaletten şikâyet etmez, buna rağmen suç işleyen, cezasını çekerken, “Şeriatın kestiği parmak acımaz” der ve Rabbin emrinin yerine getirilmesinin tadı parmak acısını bastırır.

Asıl olan milleti bastırmak değil, acıları, mahrumiyetleri, çaresizlikleri bastırmaktır.