Bazı dikkatli insanlar, tanımadığı birini gördüğünde nereli olduğunu tahmin eder ve de tutturur.

Karadenizli, Doğulu, Güneydoğulu, İç Anadolulu, Egeli gibi tahminleri isabet eder.

Bölgenin, dağların, ovaların, yiyip içtiklerimizin, havanın bizim suretimiz üzerinde etkisi olur ki bölgelere göre yüz hatlarımızda değişiklikler vardır.

Kırk yıl evli kalan eşlerin bile birbirine benzeşmesi söz konusudur.

Suretimizin etkilenmesi için uzun zamana ihtiyaç vardır.

Havanın, yiyip içtiklerimizin, dağların, suların etkisi olduğu gibi, duyduklarımızın, gördüklerimizin, okuduklarımızın, görüşüp konuştuklarımızın da siretimiz ve suretimiz üzerinde etkisi vardır.

Atalarımız bir hadis-i şerifi atasözü haline getirmiş ve “İslinin yanında oturanda is, mislinin yanında duranda mis kokar” demişler.

Bu atasözümüz, Sevgili Peygamberimizin şu hadisinden alınmıştır:

“İyi arkadaş, misk sahibi gibidir, kötü arkadaş da demircinin körüğü gibidir. İkisiyle de arkadaş olduğunda sende bu ikisinden mutlaka bir şey bulunur. Misk sahibinden ya güzel koku satın alırsın veya onun kokusundan sana siner. Demirci körüğü ya seni veya elbiseni yakar veya pis koku sana siner” buyurmuş.  (Buhari, Sahih, Kitab  Buyu 38, Müslim, Sahih, K. Birr 146).

Rabbimiz ise bize yol gösterir:

“O gün zalim, ellerini ısırır ve der ki: Keşke Peygamberle beraber yol alsaydım.”

“Yazık bana keşke filanı dost edinmeseydim.” (Furkan süresi ayet 25/27-28).

Kiminle dost olacağımıza dikkat edelim. Çünkü huylar da bulaşıcıdır.

Sevgili Peygamberimiz bizi uyarıyor:

Peygamber Efendimiz:

“Kişi arkadaşının dini üzeredir. Sizden her biriniz kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin” buyurur. (Ebu Davud, Edeb bab 19, Hadis 4835,  Tirmizi zühd bab 45,  hadis 2378).

Evinizde anne-baba ve kardeşlerle iyi geçinmek, hepsine güzel davranmak, mahalledekilerin büyüklerine saygı, küçüklerine sevgide kusur etmemek, cami cemaatinin hepsinin yollarına gül döksek saygımızı ifade edemeyeceğimizi bilmek, dernek, vakıf, parti toplantılarında tanışıp, dayanışma içine girdiklerinize dikkat etmek gerekir.

Atalarımız, “İtle yatan bitle kalkar” demişler.

Bulunduğun mekândakilerde gördüğün iyilik ve kötülüğün sende de olduğunu ama göremediğini bil.

Gördüklerimizi ve duyduklarımızı beğenmiyorsak, hemen oradan ayrılalım ve tertemiz veya temizlenmeye kararlı insanların yanında olmaya, temizlenmeye ve temizlendikten sonra kirlenmiş insanlarımıza yol göstermek için doktorun, bulaşıcı hastalığa yakalanmış hastasına acıdığı, tedavi ettiği, ama kendisine bulaştırmamak için tedbir aldığı gibi davranalım.

Rabbimiz, yüzümüzün içimizi gösterdiğine işaret etmek için:

“…Sen, onları simalarından tanırsın…” buyurur. (Bakara süresi ayet 2/273).