Laiklik Olmazsa Özgürlük Olmaz mı? 3
Laikçilerin iddiasını bir önceki yazımızda görmüştük. Özeti şu:
“Eğer biz İslam’ı öğretir, yaşamalarına ve yaşatmalarına izin verirsek, o kendi kanunlarını uygulamak adına laikliği ortadan kaldırır. Bu yüzden İslam’ın öğretilmesini, yaşatılmasını kısıtlamak zorundayız.”
Soru şu: Kaldırır da ne olur?
Din ve vicdan özgürlüğünü yok mu eder?
İslam bu ülkede asırlarca uygulandı. Aralarında gayri müslimler de yaşadı. Acaba onlara din açısından bir baskı mı uyguladı? Zorla Müslüman mı yaptı? Dinlerini öğrenme, yaşama ve yaşatma konusunda haklarını yok mu saydı?
Bunu düşman tarihçiler bile söylemiyor. Hatta o günkü dini hürriyet seviyesine bugün ulaşılamadığını söyleyenler bile var. Bu yüzden “sizin laikliğe ihtiyacınız yoktu” diyenler de az değil.
Biz de cevabını verelim:
“Hayır etmez! Dinde zorlama yoktur. Dünyada bu hürriyeti en iyi Müslümanlar uyguladılar. Aralarında yaşayan gayr-i müslimlere hiç din adına baskı yapmadılar. Bugünkü dünya bu konuda hala Osmanlı seviyesine ulaşabilmiş değildir.
İşte olaylar meydanda. Eğer laiklik din ve vicdan özgürlüğünü korumaksa, bizim dinimizde bu zaten dinimizin bir kuralıdır. Öyleyse laikliğe gerçekten ihtiyacımız yoktur. Zaten onu alanlar ve cebir ve şiddete dayanarak zorla uygulayanlar bu amaçla almadılar. Onların maksadı, bu isim altında İslam’ı yok etmek idi. Bunu da maalesef acımasızca yaptılar.
Her neyse, dinimiz İslam sadece iman, ibadet ve ahlak değildir. Aynı zamanda dünyamızı da düzenleyen bir dindir. Yani dünyada yaşarken ev ve aile hayatımıza, sosyal ve siyasi hayatımıza, ziraat, ticaret, sanayi, iktisat, ekonomi gibi iş hayatımıza, hukuk, eğitim ve terbiye hayatımıza bir yasal düzenleme getirir. Üstelik bu kendi yasalarını, kanunlarını korur ve başka kanunların reddini ister. Bunu da iman şartı kılar.
Bu ne demek?
Cevabını gelecek yazıya bırakalım mı?