Maksat Kazanmak Değil mi?
Hz. Peygamber büyük bir muallim, yani eğitimci idi, usta bir öğretmendi. Zaten “Ben muallim, öğretmen olarak gönderildim” derdi.( İbni Mace, Mukaddime, 17.)
Onun bütün öğretmenlere örnek olacak yönlerini iyi bilmemiz gerekir. Çünkü cahili Araplardan ashâb-ı kiram gibi ahlak ve fazilette erişilemez zirvelere yükselen insanlar yetiştirdiği gibi, o kısa tebliğ ömründe aynı zamanda büyük idareciler, hakimler, öğretmenler, komutanlar, iktisatçılar gibi hayatın her alanında ihtiyaç duyulan insanlar yetiştirmiştir. Bunu hangi yöntemle nasıl başarmıştır, araştırmaya değmez mi?
Mesela onun eğitim ve terbiyede muhataplarını eğitirken onlara karşı asla kırıcı davranışlar içine girmediğini, onlara kaba sözler sarf etmediğini görüyoruz. Kendisi muhataplarına kötü sözler söylemediği gibi, etrafındakilere de bu tür sözlerden uzak durmasını emretmiştir. Bunun bazı örneklerini gördük, göreceğiz.
Özellikle de hataları düzeltme konusunda Allah Rasûlu'nun ne kadar seviyeli ve nazik davrandığını yaşanan olaylarla ve söylenen özlü sözlerle çok iyi biliyoruz. Mesela Muaviye b. Hakem yaşadığı bir olay içinde bu konuyu çok güzel bir şekilde anlatmaktadır.
Muaviye Hz. Peygamber'in arkasında namaz kılarken, aksıran bir adama, daha önce öğrendiği gibi, "Yerhamukellah" demişti. Fakat durum değişmiş, namaz içinde konuşma yasaklanmıştı. Fakat o henüz namaz kılarken konuşulmayacağını bilmiyordu. Bu yüzden yanındakiler Muaviye'ye bakmaya başladılar. Muaviye onlara şaşırarak:
- Size ne oluyor ki, bana öyle bakıp duruyorsunuz, dedi.
Bu defa yanında namaz kılanlar onu ikaz etmek için ellerini dizlerine vurmaya başladılar. Muaviye onların kendisini susturmak istediklerini anlayınca, sustu. Bundan sonrasını Muaviye b. Hakem şöyle anlatıyor:
- Anam babam Rasûlullah'a feda olsun. O'nun kadar güzel öğreten bir öğretmen hiçbir zaman görmedim. Vallahi O, namazı kılınca beni ne dövdü ne de azarladı. Sadece namazda dünya kelamı konuşulmayacağını, ancak tesbih, tekbir yapılarak Kur'ân okunabileceğini söyledi.”( el-Müslim, Sahihu Müslim, nşr. Muhammed Fuad Abdulbaki, Mısır, 1955, I, 381-382.)
Evet, adam bilmiyordu. Ona kızmanın ne anlamı olabilirdi. Yapılması gereken sadece öğretmekti. O da güzelce bunu yaptı.
Bu kibarlığı insan nasıl unutabilirdi?