Yasamada da “Milli” Ve “Yerli” Olmak
Her şeyde “milli ve yerli” olma modası var şimdi. Çok şükür, memnunuz. Maliyede, Milli Eğitimde, Milli Savunmada, hatta mimaride bile…
Peki ama neden yasamada değil?
Neden kanunlarımızda “milli ve yerli” olma kaygımız yok?
Neden hala bir kanun yaparken “milli ve yerli” olma yerine, “Batıda nasıl?” diye AB’ye bakıyoruz? Yok Almanya’da, yok Fransa’da, yok İngiltere’de… bu nasıl diye gözümüz hep yabancılarda?
Ne zaman “milli ve yerli” yasalarımız olacak?
Yasama meclisi ne zaman kopyadan, taklitten, yabancılaşmadan kurtulacak?
* * *
İslâmiyetin devletini kurarak yasamayı gündemine aldığı Medine dönemi günlerinde Yemen üç valiliğe ayrılmıştı. Cened, San'â ve Hadramevt valiliği.
Cened, Yemen'in yukarı tarafında Aden'e doğru idi. Muaz b. Cebel, Cened'de kadılık, hâkimlik yapacak; Cened halkına İslâmiyeti, İslâm şeriatını, Kur'ân okumayı öğretecek; Yemen ülkesinde tahsil edilen zekât ve sadakaları da vazifelilerinden teslim alacaktı.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Muaz b. Cebel'e:
- Sana bir dava getirilip arzedildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin? diye sordu.
Muaz b. Cebel:
- Allah'ın Kitabındaki hükümlere göre hüküm veririm! dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
- Eğer Allah'ın Kitabında dayanacağın bir hüküm olmazsa, neye göre hüküm verirsin?" diye sordu.
Muaz b. Cebel:
- Resûlullahın o hususlardaki hükümlerine, yani sünnetine göre hüküm veririm dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
- Eğer Resûlullahın hükümlerinde, sünnetinde de dayanacak bir hüküm bulunmazsa ne yaparsın? diye sordu.
Muaz b. Cebel:
- O zaman ben de tereddüt etmeden kendi görüşüme göre içtihat eder, hüküm veririm, dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, eliyle Muaz b. Cebel'in göğsünü sığayarak:
- Hamd olsun O Allah'a ki, Resûlullahın elçisini Resûlullahın hoşnut olacağı şeye muvaffak kıldı, buyurdu.
İşte bu sıralama İslam’da bir usul oldu. Âlimler, müçtehitler bu metot ile hüküm verdiler. Bugün de dünyanın bütün sorunları bu yöntemle çok rahat bir şekilde çözüme kavuşur. Yeter ki insanlar İslamiyete razı olsunlar.
* * *
Acaba atalarımız bin yıldır bu topraklarda haçlı kâfirlerinin hukuku ile mi yönettiler o büyük devlet ve toplumlarını?
Muhtaç mıydılar ecnebilere?
Yoksa kendilerinin “milli ve yerli” olan bir yasama ve kanunları var mıydı?
Eğer varsa bizim düğün muhtaçlığımız niye?
Hem de her gün ayrı bir ihanetle bize düşmanca davranırlarken?