Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Sözde medeniyetin çocukları

Sözde medeniyetin çocukları

MarionSims deyince zihinlerimizde jinekolojinin babası olarak öne çıkan bir doktor, bir bilim insanı canlanıyor. Fakat fotoğrafın arka yüzünde imdat çığlıkları ve karanlık izler var… Zira Sims Avrupa’nın ikinci sınıf insan olarak gördüğü siyahîleri bir denek olarak kullanmıştır. Bilindiği üzere kendilerini dünyanın efendisi olarak gören bu zihniyet, siyahîlerin insan sayılmayacağına dolayısıyla acı da duymayacaklarına inanmaktaydı. Siyahi kadınlara acımasız şekilde muamele eden Sims tıpkı ataları gibi siyahi kadınların yarı insan olduğunu ve o nedenle bu kimseler üzerine yapılan deneylerde anestezi almaya hiç gerek olmadığına inanmaktaydı.

Harriet Washington bir kitabında Dr. Marion’un siyahî kadınlar üzerinde yaptığı deneylerden bahseder ve şöyle der: “Bir grup siyah kadını satın aldıktan sonra onları bir laboratuara kapatan Sims, 5 yıl sürecek olan ve sadece tek bir kadın üstünde 40 cerrahi müdahalede bulunacağı deneylerine girişir. Bu ameliyatların hepsi kadınların bedenlerini kesme biçme şeklinde ve korkunç işkencelerle olmuştur.”

Kadınlar tarihin her döneminde çeşitli zulüm ve dışlanmaya, örfi işkencelere maruz kalmış, hatta doğuştan günahkâr olarak kabul edildiği süreçlerden geçmiştir. Fakat burada aşağılanan ve cezaya müstahak görülen kadının cinsiyetinden ziyade teninin rengi, siyahî oluşu dikkate alınmıştır. Kendilerini medeniyetin beşiği olarak tanımlayan Avrupalı barbarlar ne yazık ki, ektikleri faşist tohumların sonucunu bu masum insanlara ödetmiş, onlara akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmışlardır.

Marion’un bu vahşi tavrı, Batı zihniyetinin siyahîlerle ilgili çarpık bakış açısının ve bu insanlara reva gördüğü hayatın bir göstergesidir aynı zamanda. Avrupa’da cansız bir nesne gibi alınıp satılan siyahîler, yarım insan olarak görülüyor ve hayattan tecrit ediliyordu. O yüzden deneylerde, ağır iş ortamlarında risk taşıyan durumlarda hep onlar kullanıldı.

Tıp dalında önemli bir bilim adamı olarak görülen Marion, seçtiği 14 kurbandan üçü üzerine sayısız cerrahi teknikler uyguladı. Sims bununla da yetinmeyip siyahi çocuklar üzerinde çeşitli deneyler yaptı ve bu insanları bir nevi kobay olarak kullandı. Sims zulüm, işkence, ayrımcılık ve sadizm kokan bu çalışmalarının sonucunda Amerika Tıp Birliği’nin başına seçildi ve Washington’a heykeli dikildi. Denek olarak kullanılan ve bunun için her türlü acıya maruz kalan masum kadınlar ise cansız bir nesne gibi işleri bittikten sonra kıyıya terk edildiler.

Yaşanan her zulüm yüreğimizde bir sızı oluşturur, böyle durumlarda Allah’ın adaletine sığınır ve ezilenin ezenden hakkını alacağı günü düşünüp teselli buluyoruz. Yoksa bunca haksızlığı hazmetmek mümkün mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi