Erdemde Dünya Birincisi Türkiye
BAZI şeyleri gerçekleştirmek çok ama çoook zordur. Mesela Türkiye’de, uluslararası seferler yapacak dünya çapında yolcu uçağı üretmek böyledir.
Bazı zor şeyleri gerçekleştirmek ise mümkündür. Mesela Türkiye’yi dünyanın en temiz, en şeffaf, en ahlaklı, en erdemli, en adaletli, en güvenli ülkesi haline getirmek böyledir.
Türkiye’yi temizlik ve şeffaflıkta, saydığım diğer sıfatlarda; Yeni Zelanda’nın, Danimarka’nın, Norveç’in üzerine çıkartmak, dünya birincisi yapmak.
Bunu gerçekleştirebilmek için neler lazımdır, neler yapılmalıdır?
Birincisi: Bu niyete ve emele sahip olmak gerekir.
İkincisi: Bunun gerçekleştirilmesini sağlayacak bir idare ve sistem olmalıdır.
Üçüncüsü: Buna uygun bir eğitim sistemi ve okullar.
Dördüncüsü: Ülkeyi kılcal damarlar gibi sarmış bir halk eğitimi ve propaganda sistemi.
Beşincisi: Bu işin başında bir orkestra şefi bulunmalıdır.
Altıncısı: Bu konu, bıktırmamak ve usandırmamak şartıyla devamlı olarak işlenecektir. Türkiye dünyanın en şeffaf, en temiz, en ahlaklı, en erdemli, en âdil, en güvenli ülkesi olacak. Öyle ki, bir müddet sonra, iyi niyetli ve sağlam cevherli on milyonlarca vatandaş uykuda bile bunun rüyasını göreceklerdir.
Ne güzel, ne ulvî bir hayal ve tasavvur değil mi?
Ulaşamasak, gerçekleştiremesek bile böyle hayallere sahip olmalıyız.
Türkiye’mizi bir erdemler ve bilgelikler respublikası haline getirmeliyiz.
Bugün durumumuz pek parlak değilmiş. Olsun… Yine de bu hayalleri beslemeliyiz.
İslam dininde, Kur’an’da, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetinde, mâzimizde, tarihimizde, büyüklerimizin menkıbelerinde bu hayali gerçekleştirecek anahtarlar ve reçeteler vardır.
Önce niyet… Sonra azim ve irade… Mükemmel bir plan ve program… Dünyayı kaldırabilecek bir istinat noktası ve manivela… Bu işi birlikte yapacak kararlı ve güçlü kadrolar…
Bu konuda var gücümüzle çalışıp çabalarken Türkiye’yi birinci yapamasak bile 10 üzerinden 7 aldırabilsek yine de büyük başarı kazanmış olmaz mıyız?
***
Haram gelirlerle zengin olmuş o adamın davetine gitmeyin, yemeğini yemeyin.
***
Pazartesi günü Belgrat ormanlarına gittim. Börek götürdüm. Yeni karışım çay yaptık, harika oldu. Bir markete meyve almak için uğradım. Her şey ateş pahasına. En ucuzu mandalina idi, ben de ondan aldım. Sakın bana cimri demeyin. Herkes benim gibi yapsa, enflasyon tepe taklak olur düşer. Neşet suyunun orada yemek yedik. Bir hayırsever yakınımıza yem dökmüş, küçük serçeler gelip yediler. Giderken bidonlara almış litre su doldurduk. Murat Demir adına bir çeşme yapmışlar, Allah ona, yaptıranlara, bütün mü’minlere rahmet etsin. Dönüşte, geyik yetiştirilen bölgeden geçtik ama görünürde geyik meyik yoktu. Şoförlük yapan arkadan bermutat yolları şaşırdı. Belgrat ormanları İstanbul’un son ciğeri. Cenab-ı Hak, açgözlü rantçıların eline düşürmesin.
***
Pazartesi öğle namazını Bahçeköy’de bir camide kıldım. Dört saf cemaat vardı ama bir tek genç yoktu.
***
Ehl-i Sünnete aykırı bütün o bid’atler, reformcu bir İlahiyat profesörü ve şürekası tarafından tezgahlanıyor.
***
Diyanet’e son birkaç yıl içinde elli binden fazla kadın personel alınmış.
***
Geçen hafta bir akşam namazını Fatih İskender Paşa camiinde kıldım. Mihrabın iki yanındaki klima cihazlarını zarif kafeslerle gizlemişler ve çok iyi bir iş yapmışlar.
***
Küçük bir memur olan genç bir Müslüman, faizli taksitle lüks bir BMV otomobil almış. Çok kızdım.
***
Edebî zengin Türkçe ölünce Türkiye sarsılır ve yıkılır. Türkçesiz Türkiye olmaz.
***
Uyuyan bir Müslüman’a: Tacikistan’da 18 yaşından küçüklerin camilere gidip namaz kılması yasak... Hacca gitmek yasak... Yaşı kırktan aşağı olanların sakal bırakması yasak... Sakallıların sakallarını kesmeleri gerekiyor. Hapishaneler, hiçbir suçu olmayan Müslümanlarla dolu... Cami imamlarından para toplandı ve mel’un Lenin’in heykeli tamir edilip yaldızlandı... Senin bu zulümlerden haberin var mı? Üzülüyor musun?
***
Sık sık gelip giden bir gence: Sana, namazı başında takke olduğu halde kıl diye belki de yüz kere söylemişimdir. Son geldiğinde yine takken yoktu. Yahu, bu konuda bir telgraf direğine sana ettiğim kadar nasihat etmiş olsaydım, o bile başına bir takke geçirirdi.
***
Cemal Kaşıkçı’yı koruyamadık. Ya öldürüldü, yahut bayıltılıp yurt dışına çıkartıldı.
***
Balıkçıda kocaman palamutlar 15 liraya satılıyordu ama pek alan yoktu. Ucuzken canları çekmez, alıp yemezler; pahalanınca canları çok çeker ama alamazlar, yiyemezler.
***
Yeme içme konusunda ölçülü ve dengeli olmayan, gerekenden fazla yiyen obur Müslümanlar; namaz kılsalar, oruç tutsalar, dindar geçinseler de, gerçek dindar, gerçek sofu olamazlar. Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) büyük ve temel Sünnetlerinden biri az yemek, açlık ve perhizdir.
***
O, gerçekten medenî ve kibar insan, cebindeki deri ciltli kaliteli küçük deftere, iyi bir dolmakalemle, çok düzgün ve güzel bir yazıyla not tuttu. Elyazısından zekâ, akl-ı selim, kültür, sanat estetik fışkırıyordu. Notunu aldıktan sonra, kalemi defteri cebine koydu ve medenî sohbetine devam etti.
***
Tarikatlar, cemaatler, islamî sivil toplum kuruluşları sıkı şekilde kontrol edilmezse ne olur? Cevap: 15 Temmuz darbesi olur.
***
Diyanet İşleri Başkanlığı Dinlerarası Diyalog, Üç İbrahimî Hak Din, İslam’ı inkar edenler de Cennetliktir gibi bozuk inançları; enerjik şekilde tenkit, red ve cerh etmiş olsaydı, idarecileri ve halkı uyarmış olsaydı, fitne ve fesat bu kadar şiddetli ve yoğun olmazdı.
***
Ahmaklık hastalığı tedavi edilemez ama dikkatsizlik, hafızasızlık, meraksızlık gibi zaafların tedavisi vardır.
***
Her şey yolunda, temizlik ve erdem hükümferma diyene: Öyleyse, Türkiye’nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu, niçin 100 üzerinden 41?
***
Allah’ın razı olmadığı şeyleri beğenmek, övmek, örnek olarak göstermek Müslüman’ı küfre kadar götürür.